“İslam elden gidiyor , bu nesil dinden uzaklaştı. Yoldan çıktılar, hakka hakikate saygıları kalmadı feryatları” gibi yaygaralarla suçladığımız bu neslin ihtiyacı olan düşünce ve algılayış niteliklerinin, maalesef bizler tarafından yeterince anlaşılmamasından kaynaklanmaktadır.
Yeni neslin itikadi temelleri ve dini inancı zayıflamışsa, bunun sebebi yeni neslin dinsiz olması ya da dine yabancılaşmış bir ruha sahip bulunması değildir. Tam aksine genç nesil bugün her zamankinden çok daha fazla maneviyata ihtiyaç duymaktadır. Ne yazık ki bu ihtiyacın farkında olmayan biz yetişkinler, hocalar, öncüler her zaman suçlamalar üzerinden hareket ederek onlara yeterli cevap verememektedir.
Tatmin edilmeyen cevaplardan kaynaklanan bu boşluk neticesinde yeni nesil bugünkü sıkıntılar içerisinde muzdarip olmaktadır. İşte bu ihtiyacı düşünen, dert edinen neslini tanıyan kimselerin sorumlulukları da son derece ağırlaştırmaktadır. Bu nesil bugün İslam dini ile ilgili bilgi, yorum ve analizleri rastgele ve dağınık şekilde edinmeye çalışıyorlar. Eğer yeni ve aydınlık bir nesil inşa etme gibi umudumuz varsa bu neslin yarım yamalak, kendisini hoca, önder , kutub gibi gören tiplerden beslenmelerine engel olmalıyız.
Farklı bilim dallarında tahsil gören bu nesil babadan oğula geçen donuk ve taklidi olan bir din anlayışını benimsemez. Maddi hayatın teknolojik ve bilimsel güçle birlikte ilerlediği bu çağda maneviyattan uzaklaşan, üniversite okuyan ya da bitirmiş gençler cenknamelerle din öğrenemez. Bu nesle verilecek dini eğitim de bilimsel düzeyde olmalıdır. Bu nesil, bütün faziletleri yüce İslam dininin görkemli ruhunda ve çevresinde yeniden tanımalıdır. Belki de yığınlarca zihin ve gönül başlayan bu hareketin neferi olacaktır. Bu nesilden başka bir imkanımızın olmadığını hep beraber görüyoruz.
Ve herşeyi kaybetmek üzereyiz. Bizim eleştirdiğimiz suçladığımız bu nesil aslında bir yandan batının her türlü teknolojik görsel dayatması ve üstüne üstlük eski pörsümüş kalıpları kabul eden bir anlayışın çelişkisi ile mücadele ederken farkında olmadan arayış içinde olan ama bir türlü İslam mecrasına giremeyen bu nesil bizim tek ümidimizdir. Arayış içinde olduğu şey kendi dini inancı noktasında yeni şeylerin peşinde olmasıdır. Eğer İslam'a, onun yüceliğine, öğretisine ve tüm mukaddesatımıza, inançlarımızı teşkil eden ne varsa ve bunlara gerçekten tüm kalbimizle, aklımızla inanıyorsak ve bu davaya aşıksak, yine kalben ve aklen tasdik ediyorsak iştahla, fedakarlıkla, sabırla ve tahammülle el ele verip çalışmalıyız.
Bu yeni nesle öncelikle dinin hakikatini tanıtmaya çalışacağız. Bir yandan anlam arayışı ihtiyacı hissetmekte olan nesil bir yandan da yükleneceği sorumluluğu taşıyabilir miyim hesabı ile karşı karşıya kalmaktadır. Dini inancı, halkının geleceği ,çocuklarının geleceği, ülkesinin ve neslinin geleceği karşısında sorumluluk duyan herkes yeni nesli desteklemelidir. Bu çağda din için yarına intikal eden şeyler yapabilecek tek güç, tek odak neslimizdir. Düşünsel, zihinsel ve toplumsal açıdan onların önlerini açmak gerekmektedir. Dinlerinin hakikatını tanımak şeklindeki en büyük arzularına ulaşabilmeleri için onları en iyi imkânlarla donatmak gerekmektedir. Sorumluluk bilinci ile söylenmiş, mantıklı ,güzel, güçlü, etkileyici ve değişim yaratacak en güzel ilahi kelamlarla bu dimağları harekete geçirmeliyiz.
Dünyaya üstün hikmet yaşamını İslam düşüncesi ile yeniden vermelerine yardımcı olmalıyız. İslam davası insanlık davasına dönüşmeli, gönüllerde ızdırap, yanıp tutuşma ve yegane derdinin İslam derdi olması insanlığın kader yazısında açıkça hissedilmelidir. Aziz olan islam'ın korunması, daim olması tüm dünyada İslam'ın varlığından rahatsız olmayacak bir anlayışı yerleştirmek için harekete geçmeliyiz.