7 Ekim 2023 tarihinden bu yana insanlık, masumiyet savunucuları ile barbarları temsil eden bu dünyanın temsilcileri arasında ikiye bölündü.

Maalesef az sayıdaki masumiyet savunucuları da insanlık vicdanını uyandıramadı. Tam bir vicdan körlüğü içinde olan dünya bu sınavda da sınıfta kaldı. Kopukluğumuz güçsüzlüğe dönüşmüş durumda, çok yazık. Filistin bizler için bir milat olur inşaallah. Gazze’de yaşananların biz Müslümanları kendimize getirmesi gerekirdi. Ama bu zulüm ve soykırım bile bizi kendimize getiremiyorsa vay halimize! O zaman dönüp içimizdeki İsrail'e bakmamız lazım.  Biz savaşı bir kere içimizde kaybetmişiz,  gözümüzün önündeki savaşa dur demeye nasıl cesaret edeceğiz? Önce içimizdeki İsrail ile savaşalım, sonra birlik ve beraberliği sağlarız. Bugün insanlık Gazze'de öldü. Bu soykırım Müslümanım diyen insanları dalmış oldukları gaflet uykusundan uyandırmıyorsa Müslümanlıktan bahsetmenin bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Zulme uğramış halklar için kılını kıpırdatmayan İslam dünyası dedikleri meçhul her zaman en bildiği oyun olan üç maymunu oynuyor. Halkların vicdanlarının sesiyle cılız da olsa harekete geçmesine karşın iktidarlar Gazze katliamına ve soykırımına karşı sessizliğin kölesi olmuş durumdalar. Dilde siyonizme karşı olan ama gerçekte siyonizmle işbirliği yapmayan hiçbir bölge iktidarı yoktur. Gazze katliamına siyonist Yahudiler kadar Müslüman yöneticiler de ortaktır. Neden mi? Kendilerini en şerefli din ile ödüllendirmiş Allah'ın dininin gereğini yerine getirmediklerinden dolayı. Bugün siyonizmin esir almadığı hiçbir ülke yoktur, özellikle de onurunu, haysiyetini süper güç denilen Büyük şeytan Amerika'ya satmayan. Siyonist soykırıma karşı duracak eylemler yapmalıyız. Gazze'nin çığlığını yüksek sesle duyurmalıyız. Siyonist soykırımı şiir, roman, resim, film vs. tarihe not düşecek, kalıcı kılacak şeyler icra etmeli. Mesela Türkiye işgal altındayken İstiklal marşı yazılmıştır. İstiklal marşı bu millete ilham vermiştir. Türk aydın ve sanatçısının yapacağı en güzel eylem bu olmalıdır. İslam ülkelerinin liderlerinden bir şey beklemek havanda su dövmeye benzer. Halklar liderlerinden daha vicdanlı, daha hayırlı, daha samimi ve daha uyanık.

Osmanlı sonrasının dünyasında İsrail, Batı'nın varlık nedenidir. Vahşette zaman zaman bazı kesintilerin olması bizi aldatmasın. O da projenin bir parçasıdır ki bölgedeki kontrolünü sürdürebilsin. Bu zulüm ve vahşet Filistin’de 100 yıldır devam etmektedir. Ve ne Müslüman dünya ne de vicdanlı gayri müslim dünya bu zulme bir dur diyebilmiştir. Maalesef bu vahşet de öncekiler gibi vicdanlı birkaç on bin insanın şahsi derdi olarak kalacaktır. Verilen tepkiler de olayın sıcaklığı nedeniyle yaşanan duygu yoğunluğundan kaynaklı ve çaresizliğin oluşturduğu bir hiçleşme halinin daha baskın olduğu kanaatindeyim. Çünkü aydınlanmacı modernist anlayış ve tutum tam olarak bir duygusuzlaşma, kimliksizleşme ve mankurtlaşma halidir. Dolayısıyla bugünkü insanlık da ışık hızıyla kendi felaketine doğru yol almaktadır, sanki kıyamet yaklaşıyor da bir an önce yaşayacağım her şeyi yaşayayım derdindedir. Yeni bir dünyanın kurulması, adaleti savunmak ve bu vahşi dünya düzenine hayır diyebilmek insanların doğruları söyleyebilmesiyle mümkündür. Adaleti istemek, hayır diyebilmek ve doğruları söyleyebilme cesareti göstermedikçe insanlık medeniyeti kendisi için umut yolculuğuna çıkamayacak. Gazze’deki acımız büyük olsa da Gazze trajedisi dünyanın sonuna kadar İsrail'in o topraklardan silinmesinin miladı olacak. Yaşayan ölülere ve leşlere dönmemek için mani olacak kim varsa siyonistlere rağmen tüm dünyanın gözü önünde cereyan etmekte olan soykırımı durdurmak icap edecektir. Eğer bütün bu olanlara tepki koymuyorsak, içimizde bir öfke yoksa insanlığımızdan şüphe etmeliyiz. Umudumuz o ki zulmün bu kadar arttığı, kötülüğün sistematik bir şekilde yayıldığı bu zamanda Dünya bir dönüşümün eşiğinde ve bunda bütün insanlık hemfikir. Nasıl gerçekleşir bilmiyoruz ama sonu Gazze ile aydınlık olacak inşaallah.

Umudumuz bu trajediye bütün ayrıntısıyla şahit olan dünya çocuklarında. Bu çocuklar, İsrail soykırımcısını vicdanları ile boğarak dünyaya huzur getirecekler. Hiçbir şey yapamıyorsak Gandhi’nin dediği gibi “Masum insanların katledilmesi ciddi bir mesele. Öyle kolayca unutulacak bir şey değil. Onların anısını yaşatmak da bizim görevimiz olsun.”