Kanla ve sömürgeyle tarih yazan kan emiciler sözümden dışarıdadır. Onları ne tarihin ne de insanlığın herhangi bir mevkiine koymuyorum.

Ekonomik refahı Ruanda'da kol keserek, Hindistan'da iç çatışmalarla sağlayanlarla, fakir ve mazlum Afrika'nın altını ve elması üzerine inşa etmiş olanların hakikatte gücü ve kuvveti yoktur ve olmayacaktır. Reel politik olarak sözü onlar söylese de,  Allah bu millete gerçekten söz söyleyecek günleri gösterdiğinde kabir fareleri gibi muamele göreceklerdir.

...

Bugün Türkiye'nin, izinin  olmadığı bir ülke söyleyin bana. Hindistan'dan başlayıp, Viyana'ya kadar hem maddi hem manevi eserlerin olmadığı bir şehir söyleyin bana.

İşte bunun çok iyi değerlendirilmesi lazım.

Türk diasporasının söylenmesi lazım dünyaya. Osmanlıdan arta kalan bu hazinenin yeniden ve kıymetlice yeniden yeşertilmesi ve değerlendirilmesi şart ve zaruridir.

Daha adil bir dünya mümkün!

Anladığım ve kavradığım kadarıyla şunlar yapılmalıdır:

Yurt dışındaki tarihi eserlerimize daha fazla sahip çıkılmalı. Bir taş parçamız varsa bile TİKA eliyle yeniden ayağa kaldırılmalıdır. Bunun aması, fakatı, lakini olamaz!

Bakın bir çeşme bile olsa orası kayıt altına alınmalı ve kesinlikle kırmızı çizgilerle belirlenmelidir. Burada biz vardık ve her zaman var olacağız demek için.

İnsan yetiştirme konusunda daha gerçekçi,  daha idealist ve daha gözü kara davranılmalıdır. Maarif Vakfı çalışmaları malumumuzdur ama yeterli midir? tabiki de değildir.

Kısa bir örnek vermek gerekirse sadece İHH 130 bin yetime destek oluyor. Evet, bu maddi barınma çok güzel ve mükemmel bir hizmet bu konuda kimsenin söz söyleme hakkı yoktur. Lakin bu ve bunun gibi yüz binlerce öğrenci  manevi olarak da donatılmalıdır. Şunu herkes çok iyi biliyor ki yetişmiş ve kalifiye eleman sıkıntısı bu milletin asıl problemidir. İşte STK'lar, sivil toplum vb bu konuda elini taşın altına koymalı ve gelecek yüzyılı inşa etmelidir.

Muhakkak ki şu can diye taşıdığımız elbiseyi bir gün çıkaracağız. İşte o gün gelip, hesap sorulanda, defter açılınca Allah hayırlı ve daimi amellerle defteri sağ eline verilenlerden eylesin.

Üsküp'te şimdi bar olarak kullanılan mescide yemin olsun ki...

Tuna kenarında hüngür hüngür ağlayan genç kızın gözyaşlarına yemin olsun ki ...

Yaptığı yüzüğe Osmanlı dedesinden gizli gizli hilal ekleyen Kosovalı dedeye yemin olsun ki …

Vıçıtırında su içerken ninesinden kalma taştan başka tastan su içmeyen Fatjona nineye yemin olsun ki...

Kimsesiz kalan Karabağdaki isimleri silinmiş mezar taşlarına yemin olsun ki...

Biz, biz olmazsak bizden sonrakiler, onlar olmasa ondan sonrakiler...

O Anadolu kıtası büyüklüğündeki taşı gediğine koyacağız.

Petrol çıkacaksa onu biz çıkarıp Musul'un, Kerkükün evladına biz vereceğiz, elmas çıkacaksa onu biz kesip Afrikalı yetim gelinin boynuna biz asacağız.

Yeryüzünün bütün nimetlerini fakir fukaranın elinden zorbalıkla ve haince çalıp onlara da hayalsiz ve aç bir hayatı yaşatmayı kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz. Bunu şimdi zor gecelerde sessiz dudaklarımızla ve kalbimizin buğzuyla söylüyoruz.

Kıtaları biz kesip biçmek istiyoruz.

Fermanı biz yazmak istiyoruz.

O günün hayaliyle yaşıyor, o günün gelmesi için sonsuz sabırla gözümüz ufukta bekliyoruz.

Allah'ım nasip eyle! Amin...