Hamaset yapmayacağız, Evet.

Gökyüzüne mermiler sıkmayacağız boşu boşuna, Evet.

Sözün şehvetine kapılıp hakikati unutmayacağız, Evet!

Lakin, imandan sonra en makbul meselelerinden biri olan;  yeryüzünün en güzelinin "Teselli vermek" notasını da asla unutmayacağız.

"İmandan sonra en makbul amel, mahzun gönüllere teselli vermektir." (Hadis-i şerif)

Şimdi meselemize gelelim:

Çevrenizdeki binlerce insanı dinleyin. Belki hemen hepsi dertlerden, kederlerden, çilelerden bahsedecek.

Hepimiz gibi…

Dünya bir gam denizi ve insanlar küçük kayıklarıyla o denizden çıkmak telaşında.

Gökyüzü her an bela yağmurları akıtan ateş denizi.

Dünya bir nasır ayağımızda ve her hareket sancılı..

Dünya sancılı, insanlar sancılı, sistemler sancılı…

Ve bu dünya karmaşasında alternatif tek bir ses var: Türkiye'nin sesi.

...

Uzak bir ülkede parmaklarında Türk bayrağı taşıyan çocuklar gördü bu gözler.

Yeryüzünde herkesin terk ettiği bir yetimhanede, çok uzak bir coğrafyada:" Abi bir daha gelirsen bana bir avuç Türkiye toprağı getirir misin?" diyen küçük bir çocuk oldu mu?

"Türkiye'de gözyaşı var mı?" Diye bu vatanın evlatlarını arşa çıkaran, gözünü onlara dikmiş öksüz ve yetimlerin olduğunun farkında mısınız?

....

Bu bir cenk. Burası da cenk meydanı.

Bu hakla, bâtılın savaşı.

Bu ebabillerle, fillerin savaşı.

Bu İslam'ın ordusuyla, kâfirlerin savaşı.

Karşımızda algımızı kaybettiğimiz kâfirler ordusu,kalbimizde Tuna nehri kenarında türkü söyleyememenin verdiği huzursuzluk.

Bizce çok büyük olan ama Allah katında örümcek evinden daha güçsüz olanlar.

Yenilmez,.baş edilmez, süper güç, şu kadar altın rezevleri, bu kadar balistik füzeler...

Bak ne deniyor o güçlü zannettiklerimize:

Allah'dan başka dostlar edinenlerin misâli, (kendine) bir ev edinen ankebût'un(örümceğin) hâli gibidir. Hâlbuki şübhesiz evlerin en çürüğü, elbette örümceğin evidir. Keşke bilselerdi!(Ankebût 41)

Bu bir cenk!

Çocuklarımızı, kadınlarımızı, agaçlarımızı öldürüyorlar.

Bu bir cenk!

Ekonomimizi, kalbimizi, ailelerimizi, toplumumuzu, gökyüzünü öldürüyorlar.

Bu bir cenk!

Umut Allah'tandır, umut Allah'adır, umut Allah'ladır.

O örümcek evi yıkılacak. Üstümüze geçirilen bu deli gömleği yırtılacak. Bize bela edilen örgütler tasfiye edilecek. Coğrafya dar geliyor, dar gelecek. Müslümanın kanıyla sınır çizenler geldikleri topraklara dönecekler.

Önünüze bir dünya haritası alın ve herhangi bir noktaya basın. Bu vatanın çocukları mutlaka ordadır. Yeryüzünde nereye giderseniz gidin mutlaka ama mutlaka kalbi vatanında atan vatanperverler göreceksiniz.

Kabirleri o toprakların mührü olan inanmış ve pes etmemiş kahramanlar bulacaksınız.

Murat Hüdavendigarı bulun.

Gül babayı bulun.

Babür şahı bulun.

Enver paşayı bulun.

Sarı Saltuk'ı bulun.

Hârâbati Baba'yı bulun.

Ali Şir Nevaiyi bulun.

Süleyman Şahı bulun.

Yazmakla bitmeyecek destanlar yazmış bu millet.

İnanıyoruz ve istiyoruz Rabbül alemin bu milletin bu fertlerini zayi etmeyecek.

Yeniden ve yeniden tuğrayı bizim yazacağımız, fermanı bizim keseceğimiz o günlerin muştusu çok yakın.

Atlıların ayak sesleri ufuklarda.

Gece zifiri karanlık.

Dünya olanca yükünü omzumuza saplamış.

Bu milletin gözleri önünde, ekranlarda çocukları paramparça edeceksiniz ve bu yanınıza kalacak öyle mi?

Yani analar Selahaddin’ler doğurmayacak, şairler dilini keskinletmeyecek, gençler kinini büyütmeyecek ve bu müslüman millet öyle bekleyecek öyle mi?

Öyle mi zannediyorsunuz!

Her gece, her gündüz..

İşimizde, veya dinlenirken.

Hatalarımız ve günahlarımızda bile.

Torunu Rim'in yanaklarını silen o dedenin intikamını almak için kalbimizi büyüteceğiz. Biz unutsak çocuklarımız, onlar unutsa onların çocukları...

Bu cenk öyle bombaları çocukların kalbine bırakırken kahkaha atmalarla bitmeyecek.

Rabbin ordusu ilmek ilmek kendini hatırlayacak, damla damla büyüyecek ve bir gece karanlık ve alçak zulmünüz kara toprağa karışacak.

Muntakim olan Allah kalplerini hiçbir yere sığdırmadığı bu milleti bu coğrafyaya da sığdırmayacak.

Kahhar olan Allah sizi bizim elimizle kahredecek.

Vaad-i ilahi bu:

"Allah'ın nûrunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar; hâlbuki Allah, kâfirler hoşlanmasa da nûrunu tamamlayıcıdır."(Saff-8)

....

Ramazan geldi.

 Şimdi kalbimizi, gönlümüzü büyütmek zamanı.

Şimdi o güzel günleri umutla, inançla, fikir ve hareketle beklemek zamanı.

Şimdi Türkiye Binyılı zamanı!

Biz görmesek de bizden sonra gelen o kutlu nesle selam olsun.

Selam olsun hayretini kaybetmeyenlere.

Selam olsun kalbi coşkun ırmaklar gibi coşanlara.

Selam olsun o bin yılın hayalini kurup o güzel günler için çile çekenlere.

Selam, dua ve cenk ile…