Gazze soykırımı 325. gününde ve dünya hâlâ ilk günün sessizliğinde...

İsrail, Gazze soykırımını Tevrat ve Talmud'u refarans alarak dini olarak yapıyor. Dinlerinin kendilerine yüklediği bir sorumluluk olarak görüyorlar ve yaptıklarını dinî bir vecibe olarak meşrulaştırıyorlar. Yani Siyonist Yahudi İsrail; siyasi olarak, kurumsal olarak, dinini yaşıyor. Bunu kapitalizmin, emperyalizmin sömürü gücüyle iktisadi olarak başarıyor; Siyonizmin Yahudi olmayan güçleri, fanatik bir Yahudi destekçisi haline getirdiği örgütsel yapısıyla siyasi olarak başarıyor; hayatın devletler ve kurumlar içerisindeki bütün alanlardaki güçleri İsrail devletine hizmet ettirme işbirliği içerisinde konsolide ederek başarıyor.

Siyonist İsrail organize suç ve kötülük organizasyonu, Filistin/Gazze'deki her türlü insanlık suçunu, bu konsolide edilmiş dünya düzeninin aktörlerini rehin veya satın alarak işlemektedir. İsrail'in, azgınlığının, zalimliğinin, sapkınlığının sınır tanımaz boyutu bu hesap vermeme gücündenden kaynaklanıyor. Çünkü kötülük ve zulüm anlamında her ne yaparsa yapsın kendine meşru, helal ve hak görüyor. Çünkü yaptıkları, kendi kurduğu dünya düzenin bir parçası; hiçbir sorgulanmaya tabi değil ama her türlü desteğe ve övgüye açık.

Hâl böyle olunca...

Bu soykırımı bütün dünya; okulların, ibadethanelerin, hastahanelerin, tamamının imha edilmesini İsrail'in inanç hürriyeti olarak görmektedir. Daha anne karnından doksanına her yaştan kadın, çocuk, yaşlı canın katledilmesini Yahudi'nin inanç hürriyeti olarak görmektedir. En ufak bir kutsalın dahi görmezden gelinerek barbarca, ahlaksızca, bir toplumun bütün bireylerinin bütün değerlerlerinin katledilmesini, gaspedilmesini Siyonizmin inanç hürriyeti olarak görmektedir.

Bütün dünya siyonizme esir olmuş olabilir, bunu böyle görebilir, peki Müslümanlar neden bu kadar suskun ve tepkisiz?

Peki, neden iki milyar Müslüman, 57 İslam ülkesi kendi kitapları Kur'an-ı Kerim'i inkâr edercesine, dinlerinin kendilerini sorumlu tuttuğu emirlerden, Peygamber Aleyhisselam'ın nasihatlarından kaçarcasına bu soykırım mezalimini yalnızca izlemekle, en fazla ticari bir üzüntüyle -olur ki Allah hesabını sorar kurnazlığıyla- kınamayla geçiştirmektedir?

İsrail terör devletinin, siyonizmin ve Yahudi inancının ortak planladığı ve eşgüdüm içerisinde uyguladığı Gazze soykırımı, bütün dünyada utanç verici bir esaretle izlenirken, hiç beklenmedik yerlerden hiç beklenmedik destekler ortaya çıktı.

İsrail Terör Devleti'nin soykırımında Dünya, şu şekilde bir tepkisel dağılım göstermektedir:

Batı halkları: Soykırımın neden olduğu mezalime insani tepki veren Batı'nın vicdan sahibi halklarının ortaya koyduğu protestolar ve boykotlar, Gazze direnişinin en büyük desteğini ortaya koydu. Bunlar tamamen insani, vicdani ve ahlaki boyutuyla bu soykırıma karşı çıkıp, tepki göstermektedir. Bu tepkiler, inanç, ideoloji, siyasi bir amaç ve kaygı taşımamaktadır. Hatta bir çok Batı ülkesinde devlet ve iktidar eğiliminin İsrail desteğine rağmen Halk, Filistin'in, Gazze'nin yanında durup, sokakları kendi devletlerini de protesto ederek doldurup, soykırım karşıtı gösteriler düzenlemektedirler.

Batı Devletleri: Batı'nın her devletine memur, yönetici olmuş Yahudi veya Siyonist kesimin, Batı devletleri adına soykırıma koşulsuz ve tam desteği... Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya başta olmak üzere neredeyse bütün Batı, örtülü bir İslam karşıtlığının yanında siyasi olarak İsrail ile birlikte hareket etmektedir. Batı, halk ve devlet olarak Gazze konusunda tam bir tezatlık göstermektedir.

İslam Ülkeleri: Nüfusu 2 milyara yakın İslam mensubu halkların ve bunların çoğunluğu oluşturan 57 İslam ülkesinin devlet başkanı, yönetici ve mumurlarının sessizliği... Bunlardan öyleleri var ki Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Suudi Arabistan, Azerbaycan gibi ülkeler doğrudan İsrail ile müttefikler. Bir de Türkiye var ki en üst makamdan İsrail'e en ağır sözleri söyleyen ama alttan alta İsrail'in lojistik merkezi gibi bir çok ihtiyacını ticari kaygıyla sürdüren... Büyük bir tezatlıkla Hamas'ın bu süreçteki siyasi ev sahipliğini de Katar üstlenmektedir.Diğer devletler ise sanki hiç bir şey yokmuş gibi rutinine devam etmektedir. Devlet nezdinde İslam ülkelerinin durumu bu iken halklarının durumu ise daha vahim bir haldedir. Tam bir ölüm sessizliği ve bana necilik söz konusu!

20.Yüzyılın Ortadoğu siyasi haritasını çizenlerin izin verdiği ulus devletler, tam da sınırlarını çizenlerin istediği gibi  Müslüman kimliklerinden ziyade etnik kimlikleri veya devlet aidetlikleriyle soykırımın tarafı olmaktan imtina ederek "Kurtla ye, çobanla ağla "  siyaseti yapıp bunu da devletin âli menfaati adına denge siyaseti yapıyoruz diyerek önce kendi vicdanlarını sonra da halklarını susturuyorlar.

Ümmet toplumuna ulus devlet gömleği giydirenler bu günleri yani İslam toplumunun ulus devletlerini hiçbir zaman hiçbir İslam toplumu için bir araya getirmemeyi amaçlamışlardı. Onun da son örneğini Filistin/Gazze üzerinden bir daha test etmiş oldular. Yani yüz yıl önce yapılan işlem, hâlâ başarılı bir şekilde tıkır tıkır çalışmaktadır. Harita mühendislerinin sınırlarında yaşayan toplum mühendislerinin halkları, kuzu kuzu yaşamayı kendilerine uydurdukları tarihle barışık, kendi kendine hayran bir sınanmamış özgüvenle sürdürmeyi en büyük gaye edinmişlerdir.

Çok yazık, doğusuyla batısıyla Dünya, Gazze/Filistin halkına yaşatılan bu zulümlere sessiz kaldıktan sonra bir daha hangi acıya, kime, nasıl, ne zaman ses çıkartabilir ki! Zulüm abad olmaz ama dünya zalim oldu. Bundan sonraki dünya; sağır, dilsiz ve kör olarak yaşayanların dünyası olarak hiçbir acıyı paylaşamayacak. Kimin gücü kime yeterse dünyası olacak. Gazze'nin durumu insanlığın durumuyla özdeştir. Bu bağlamda Gazze bir insanlık imtihanıdır.

İnsanı/toplumu iki güç frenler. İnsanın azgınlığını, pervazsızlığını, sapkınlığını, vahşiliğini, her anlamdaki haddi aşımını temelde iki güç kısıtlar, durdurur, kontrol altına alır.Bunun biri ahlak, diğeri korkudur. Bu ikisini düzenleyip ayakta tutacak da hukuktur.

Filistin için bana ne diyenlere de bir uyarı:

Filistin, Ortadoğu'nun kapısıdır. İsrail'i oraya yerleştirerek surda bir delik açanlar şimdi de Filistin'i ortadan kaldırarak o kapının anahtarını almak istiyorlar. Bu kapı bütün Ortadoğu devletlerinin kapısıdır. Size gerekse anahtarınıza sahip çıkın! Hem de kendi evinizin anahtarı gibi... Gazze aslında sizsiniz!