Budisti Arakan'da, Komünisti Doğu Türkistan'da, Siyonisti Filistin'de, Kapitalisti bütün dünyada masum insanlara, Müslümanlara zulmetmektedir. Zalimce öldürmektedir, tecavüz etmektedir, tutuklamaktadır, işkence etmektedir, evini- barkını, malını-mülkünü gasp etmektedir. Bu zalim yapılar; zalim ideolojileri ile zalim siyasetleri ile zalim yasaları ile ve zalim devlet adamları ile örgütlü bir kötülüğe dönüşerek uluslararası ilişkilerde "Devlet" meşruiyeti adı altında yıllardır saygı görmüştür hâlâ da görmektedirler.

Bir avuç Müslüman devletin büyük çoğunluğunu temsil eden halkın iradesiyle bu organize kötülük örgütüyle mücadele edip, ülkesinde hürriyeti kanıyla elde ettiğinde yüzlerine ilk olarak hemen laiklik, demokrasi, hak hukuk, alkol, gece kulübü, açık kıyafet teraneleri okunmaktadır. Üstelik bunu yapanlar o zalimler silsilesinin pişkin utanmazlarıdır.

İnsanlık bu ikiyüzlülükten zulüm adına her ne varsa alacağını aldı, göreceğini gördü. Ve zulüm abad olmadı. Bu gün Suriye yarın Gazze/Filistin, Arakan, Doğu Türkistan ve bir gün bütün dünyada; mazlumların ahı zalimleri devirecek, yenecektir…

Zalim küresel dünya düzeni iyiliği yok etmek, kötülüğü tahakküm etmek için son anına kadar öldürmekten, yıkmaktan, talan etmekten geri kalmaz. Ne zaman ki kaybeder; bu defa da sistemini o topluma, devlete ihraç etmeye, dayatmaya çalışır. Kendine müttefik göstermeye çalışarak zulümlerini bu defa da mazlumların içinden çıkanlara taşore etmeye çalışır. Onların eliyle zulümlerini sürdürmeye devam etmek isterler. Bunu başaramayınca zaferin sahibi mazlumları birbirine düşürür, ta ki kendilerine boyun eğen bir satılmış çıkıncaya kadar, bu mücadele hep böyle dönmeye devam eder.

Ancak mazlumlar bu fırıldaklıkların, filmlerin hepsiyle tanıştı, hepsinin acı tecrübesini on yllardır canlarıyla, kanlarıyla bedel ödeyerek deneyimlediler.

DAEŞ’i gösterip, yeni Suriye yönetimini şeriatle korkutuyorlar. Demokrasi ile tehdit ediyorlar. Meydanlara üç-beş rejim artığını çıkartarak daha hükümet dahi kurulmamışken, ülke bütünlüğü sağlanamamışken, İsrail’in sınır tanımaz tecavüzleri göz önündeyken, mahalle hala yangın yeri ike üç-beş zibidi saçını tarıyarak “Laik Suriye İstiyoruz!” sloganı atıyorlar.  Sanki 54 yıldır yaşanan mezalim şeriatin neticesiydi. Bilakis dinsizliğin, Allahsızlığın, kitapsızlığın neticesiydi. Aslında onların temel korkusu İslâm ile huzur ve esenliğe kavuşacak bir coğrafyanın, bir devletin dünyaya örnek olması endişesidir.

Çünkü bugüne kadar İslam diye ya İran'ı ya Suudi Arabistan'ı ya da DAİŞ'i lanse ettiler ki islamafobi için dayanak olsun, halkı Müslüman olan ülkeler şerri hukuk talebinde bulunmasın, İslam ahlakı hakim olmasın. GAZZE'yi bu kadar kin ve nefretle yok etmeye çalışmalarının sebebi de bu değil midir?

Şimdi İslam'ın gerçek yüzü; ruhuyla bedeniyle devletleşmekte olan Suriye'de ortaya çıkarsa bunun altında kalacaklarını çok iyi biliyorlar. Gazze, Batı'nın ikiyüzlülüğünü sözüm ona insan merkezli kavram, yasa ve medeniyet görünümlü insanlık dışı gerçek yüzünü sahte yüzünden soyup çıkarttı. Ve bütün dünya islamafobi kurgusunu İslam'ı merak edip araştırdıkça çöpe attı.

Şimdi yeni yönetimin Suriye'de inşa edeceği yeni devlet, Batı'nın medeniyet görünümlü zulüm cesedi değil, Gazze'nin izzet ve şeref yüklü mücadele ruhu olmalıdır. Hürriyeti kimse size hediye etmedi, yarım asırda milyonlarca can vererek, en ağır bedeli ödeyerek kazandınız. Sizin kimseye benzemeye ihtiyacınız yok, tıpkı Gazze gibi yeryüzünün en meşru özgürlüğü sizindir. Siz bu hürriyeti canlarınızla, kanlarınızla elde ettiniz. Batı'nın menfaati için heba edecek değilsiniz. Devletin dini adalettir, İslam'ın devleti de Adalet üzeredir. Bu anlamda Batı'nın size verebileceği hiçbir şey yoktur. Yahudi ve Hristiyan sistemde kardeştir. Kendisinden olmayanı kabul etmez, benzemek isteyeni de sömürür. Batı'nın dini Batı'nın olsun. İslam size yeter! Devletiniz hayırlı olsun, adalet üzere olsun; ülkeniz barış ve esenlik yurdu olsun.

Şam ziyaretinde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın müstakbel Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara'ya namı diğer Ebu Muhammed el-Colani'ye dediği gibi: "Bu zafer sizindir."