Merhum Akif’in bir sözüyle başlayalım: Hayâ sıyrılmış, inmiş: Öyle yüzsüzlük ki her yerde. Ne çirkin yüzler örtermiş meğer bir incecik perde!
Asıl konumuz, Akif’in “Umar mıydın” başlıklı şiirinde bahsettiği “hayâ ve haysiyet” gibi konular değil. Ancak merhumun bu sözlerinde çok derin bir mana gizli olup farklı manalara da kullanılabilir. Bizim asıl konumuz “perdeleme” “örtme” “kamufle etme” gibi konular. Yani başta ABD olmak üzere “Haçlı-Siyonist” ittifakı da dediğimiz batının, kendi cürümlerini nasıl ustaca örtüp perdelediklerini birazcık olsun nazarlara sunmaktır.
Batı sadece suç ve cürümlerini öretmekle kalmıyor, aynı zamanda kendini dünyanı hamisi ve kurtarıcısı olarak da lanse ediyor. Ne yazık ki, bunu büyük oranda da başarıyor. Çünkü henüz 3-4 yaşında ki çocuklarımıza çizgi filmlerle hipnotize ediyor. Sonra aşama aşama; bilgisayar oyunları, film, dizi filmler, milyonlarca internet siteleri ve sosyal medyanın devasa gücüyle nesilleri adeta kendine köle yapıyor.
Batı, aslı astarı olmayan sanal, sahte ve çakma kahramanlar üreterek bizim nesillerimizin yüreklerine adeta kazırcasına yerleştiriyor. Ama biz İslam tarihi boyunca kahramanlığın tarihini yapmış olan binlerce kahramanlarımızı kendi nesillerimize anlatamıyoruz. Beş yaşındaki çocuklarımız bu sahte kahramanlara o kadar hayran oluyorlar ki, apartmanların beşinci, onuncu katından “ben süpermenim” diyerek atlıyorlar. Ama nesillerimiz, her biri gerçek bir kahraman olan sahabeler bir yana, sadece kurtuluş savaşında destanlar yazan kendi dedelerini dahi tanımıyorlar. Batılı neslimizi adeta hipnotize ediyor da farkında değiliz. Batı nesillerimize tamamen uydurma olan sanal figüranları kahramanlar olarak yutturup kahraman dedelerini onlara unutturuyor.
Tabi süpermen’in pelerini sadece gerçek kahramanlarımızı perdelemiyor. Onun çok daha ötesinde ve çok daha büyük gerçekleri de perdeliyor. Örneğin biz kendimizi biliyoruz bileli, İslam âleminde ve üçüncü dünya denen coğrafyalarda; işgal, sömürü, katliam ve talan var. Ancak tüm bu mazlum coğrafyaların çocukları, gençleri ve hatta yetişkinleri, batıyı ilerici, çağdaş, hümanist, demokrasinin beşiği ve merhamet abidesi olarak tanımaya devam ediyor. Hâlbuki batının ellerinde bu mazlumların ata ve dedelerinin kanları var. Bu coğrafyaların mazlumlarına karşı, kitaplara sığmayacak kadar suç ve cürümleri işleyenler aynı bu batılılar…
Batılı mazlum coğrafyaların yer altı ve yer üstü zenginliklerini yıllardır çalıyor. Sömürüp çaldığı tüm bu zenginliklerle kendisine göz kamaştıran bir saltanat kuruyor. Ama gözleri kamaşan zavallı neslimiz, hırsızları görmemek bir yana, onları kahramanlar ve olarak tanıyor. Çünkü onlar, 3 yaşından başlayarak; Süpermen, Batman, Demir Adam, Örümcek Adam, Himen, Kaptan Amerika, 002 Zorro, Rambo vb. sanal kahramanların insanlık dolu (!!!) mücadeleleriyle büyüdüler.
Örneğin 50 katlı bir gökdelenin 49. Katından bir bebek düşüyor. Süpermen roketten çok daha hızlı bir hamleyle uçarak o çocuğu havada yakalayıp annesine selametle teslim ediyor. Tabi bu teslimat sırasından tüm mahalle değil, adeta tüm şehir de çıkmış bu kurtarma operasyonuna seyirci ve şahit oluyorlar. Okyanusun ortasında büyük bir yolcu gemisi fırtınaya tutuluyor, örümcek adam, tek bir örümcek ağı hamlesiyle koca gemiyi alabora olmaktan kurtarıp binlerce insanı son anda boğulmaktan kurtarıyor. Defalarca uzaylılar dünyayı yok etmek için harekete geçiyorlar, her defasında da son anda batının bu sanal kahramanları tüm dünyayı yok olmaktan kurtarıyor.
Evet evet, son bir asırdır nesillerimiz bu kurtarma operasyonlarıyla büyüdüler. Halende bu operasyonlar nesillerimizin zihinlerinde devam ediyor. Zira her doğan çocuğumuz, takriben 3 yaşlarından itibaren sanal dünyanın sahte görüntülerine teslim olmaktadır. Sadece ekranlarda da değil, çocuklarımızın giydikleri elbiselerde, ayakkabılarında, okula gittikleri sırt çantalarında, taktıkları takılarda ve vücutlarına kazıdıkları nice dövmelerde artık hep bu sahte kahramanlar var. Evet, batılı nesillerimizin adeta hücrelerine sirayet ederek onları kendi değerlerine düşman yapıyor. Başa bir deyimle batılı çocuklarımızı bizden çalmaya devam ediyor farkında mıyız?
Böylece batılı; Halepçe’de tek bir kimyasal bombayla 8 bin kadın ve çocuğun katili oluşunu perdelemiş oluyor. Şam diyarında Ğûtada defalarca kullandığı kimyasal silahlarla on binlerce kadın ve çocuğu katledişini perdeliyor. Sadece son 30 yılda ve sadece İslam coğrafyasında 20 milyondan fazla insanımızı katledişini bir pelerin ve bir örümcek ağıyla perdeliyor. Kol ve bacakları kopan, gözlerini yitirip sakat kalanlar kaç milyon? Yerini yurdunu bırakarak dünyaya savrulanlar kaç milyon? Okyanuslarda boğulanlar kaç milyon? Yetim kalan yavrular, dul kalan anneler kaç milyon?
DUYUN EY İNSANLAR! İşte batı, tüm bu suçlarını ve nice melanetlerini bir pelerin, bir örümcek ağı, biraz efekt ve biraz da neon ışıklarıyla örtmeye devam ediyor. Evet, batının insanlık suçları da tüm bu suçları perdeleyip kendisini dünyanın hamisi olarak lanse etmesi de devam ediyor. Subhaneke... Bi-hamdike... Esteğfiruke...