Sistem zamanı ve mekânı alt etmeye yarayan bir güçtür. Her insanın “ben olsam” diye başladığı mükemmel bir sistem modeli mutlaka vardır. Kötü olan her şeyin suçlusu olarak sistemi, iyi olan her şeyin sahibi olarak ise kendisini görür insan.

kırıklıklarını içinde taşıyan hayal kırıklıklarından kurtulmak istemeyen insanın; çöpçüsünden, çobanına, çiftçisinden, öğretmenine, mühendisine, işlisine, işsizine kadar herkesin cömertçe öne sürdüğü, kesesinden bol bol harcadığı mutluluk reçeteleri dağıttıkları bir sistemleri mutlaka vardır. Derinliklerinin zararına doğru ilerleyen insan kendinden kaçarak kendisi için varılamayan hidayetler arar. 

İnsanın ömrü boyunca içinde git geller yaşadığı, hiçbir zaman gönülden onay vermediği ama mecburi dayanağı ve kapsama alanından çıktığında birçok olumsuz durumla karşılaşacağı, arada sırada da olsa sınırın dışına çıktığında küçük kırıntılarla mutlu olduğu, öğütüldükçe haz aldığı çarkın adıdır.

 Sistem hiç durmaz, nerede duracak olsa hiç ummadığı düşmanları tarafından bile su taşınarak işleyişini devam ettirir. İnsan her seferinde sistemi yıkmak için yola çıkar, birçok zahmete girer ama sonunda onu yükseltmek ve ona tapmak için bütün zamanını verir. Hiç yorulmaz, çaba da sarf etmez. Nasıl olsa birileri çıkar ve onun çarkının dönmesini sağlar.

Sistem her kafanın içindeki saklı ve gizli isteklerin ne olduğunu az çok kestirebilmektedir. Zamanın yükünün çekilmez ve taşınmaz olduğuna, tüm acıların bir numaralı suçlusunun sistem olduğuna inanan insan, her seferinde değiştirmeye yeltendiği, savaş açtığı sistemin bir süre sonra en iyi savunucusu olur.

Normal zamanlarda birbirleriyle bir arada olmalarına beraberlikleri hiçbir şart ve koşulda düşünülmeyecek farklı insan tiplerinin birlikte sisteme sarıldıkları, sistemin çarkına su taşıdıkları görülmektedir. Herkes bugünün felaketlerinin yarın ortadan kalkmasını ister, yok edilmesini hatta gömülüp bir daha çıkmadan unutulmasını ister ama ne bugün ne yarın ne de başka bir zaman felaketlerin ardı arkası kesilmeyecektir.

Aydın olsun cahil olsun, kentli olsun köylü olsun bütün herkes sistemi eleştirme ve değiştirme cesaretini kendine has bir nimet olarak görür fakat sonuç koşulsuz teslimiyettir. Bütün sorunlardan kurtulmanın, işlenen bütün suçları bir yerlere yıkmanın adıdır sistem. İstemeye istemeye de olsa kendi yazgısından ziyade sistemin kendisine verdiği yön ve güçle kendisi olur insan. 20’ sine kadar kendi menfaatine olanı kabul eder, olmayana savaş açar.

 40’a geldiğinde aradığını bulan insan 60’ndan sonra sisteme entegre olmuş ve aklında hiçbir kuşku kalmamış olur. Karşı olduğu ne varsa insan o nu yaşar ve yaşamadan ölmez. Kendisini her türlü insanla özdeşleştirir hiçbir zaman benzemem dediğine benzer.

Değişiklikten zevk almaya başlar, kişilikleri parça parça olur. Hoşuna giden sistemin seçkin kahramanlarının kalıbına girmeye başlar. Onun için kendisine hizmet edecek her düşünce savunulabilir ve yaşanılabilir olur. Bir karar vereceği zaman kendi faydasına olacak her şeyde on kez pazarlığa girmekten geri kalmaz. Barışık ve içselleştirdiği sistemin kendisi için sunduğu yol ve yöntemleri kullanmaktan geri durmaz.

Başlangıçta ışığa doğru ilerlediğini zanneden, zirvelere âşık olan sonra da hayal kırıklığına uğrayan, sonra beklentiler dünyasındaki düşüşünü kabullenen,  yolun uzayan hedefinden sapan biri haline geldiğinde bütün yaşanmışlıkları sisteme yükler ve rahatlar. Herkes gibi  öğütülmekten, un olmaktan zevk almaya başlar.