Yıllardır “dikkat şeytan var” başlıklı uyarılarımız devam ediyor. Bununla da şuna dikkat çekiyoruz; ramazanda zincire vurulan şeytanlar, ramazandan sonra zincirden kurtulup serbest kalıyorlar. Ne ki, imtihan gereği şeytan vardır ve kıyamete kadar da var olmaya devam edecektir. Dolayısıyla biz kullar için, önemli olan şeytandan korunmamızı tahkim edip devam ettirmektir.
Bu korunmanın tek yolu da bizi Allah'a (cc) yaklaştıracak salih amellere devam etmektir. Bu nedenle yıllardır şu uyarıları da devam ettiriyoruz.
- Allah'a (cc) yaklaştıkça, şeytandan uzaklaşırız. Allah’tan (cc) uzaklaştıkça da şeytanlara yakın oluruz. Şeytanların çekim alanına girer ve onların açık hedefi oluruz.
- Şeytan ordularından korunmanın tek yolu, Rahman’ın ordusunda kadrolu asker olmaktır.
- Şeytanların hücumlarından korunmanın tek yolu, kulluk kalesine sığınmaktır.
Nitekim Resulullah (sav) şöyle buyurur: “Muhakkak ki şeytanın ve meleğin insanoğlunun kalbi üzerinde yönlendirici tesiri vardır. Şeytanın tesiri kötülüğe sevk etmeye ve hakkı yalanlamaya, meleğin tesiri ise hayra doğru ve hakkı tasdik etmeye yöneliktir. Meleğe âit hayra yönelik tesiri gönlünde hisseden kimse bunu Allah’tan bilsin ve Allah’a hamd etsin. Kendisini kötülük tarafına çekmeye çalışan bir tesir hisseden kimse de kovulmuş şeytanın şerrinden Cenâb-ı Hakk’a sığınsın.”
Sonra Resûlullah şu âyet-i kerimeyi okudu:“Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size cimriliği telkin eder. Allah ise size katından bir mağfiret ve bir lütuf vâdeder. Allah her şeyikuşatan ve her şeyi bilendir.” (Bakara 2/268) (Tirmizî, Tefsîr, 2/2988)
“Namaz için ezan okunduğu zaman, şeytan arkasını dönüp ezanı duymayacağı yere kadar yellenerek kaçar. Ezan bitince geri gelir. Namaz için kâmet getirilince tekrar arkasını dönüp kaçar. Kâmet bittiğinde yine gelir ve kişi ile nefsi arasına sokulup ona: «Filân şeyi hatırla, filân şeyi hatırla!» diyerek, daha önce aklına gelmeyen şeyleri hatırlatır. Neticede kişi kaç rekât kıldığını bilemez olur.” (Müslim, Salât, 19. Ayrıca bkz. Buhârî, Ezân, 4; Amel fi’s-salât, 18; Sehv, 6; Bed’ü’l-Halk, 11; Ebû Dâvûd, Salât, 31; Nesâî, Ezân, 20, 30)
Abdullah bin Mes’ûd (ra) der ki:
Resûlullah eliyle bir çizgi çizdi ve:
“–Bu Allah’ın dosdoğru yoludur” buyurdu. Sonra bu çizginin sağına ve soluna başka çizgiler çizdi ve:
“–Bunlar da farklı farklı yollardır. Her birinin üzerinde o yola çağıran bir şeytan vardır” buyurdu. Sonra şu ayeti okudu: “Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur; öyle ise ona tâbî olun. Başka yolları takip etmeyin ki sizi O’nun yolundan saptırıp parça parça yapmasınlar. Günahlardan sakınıp takvâ sahibi olasınız diye Allah bunları size emretti.” (En’âm 6/153) (Ahmed, I, 465, 435; III, 397.)
Huzeyfe (ra) der ki:
Resûlullah ile birlikte yemek yiyeceğimiz zaman, o, yemeğe başlayıp elini dokundurmadan biz elimizi yemeğe sürmezdik. Yine bir gün onunla birlikte yemek yiyecektik. Derken küçük bir kız çocuğu geldi. Sanki biri onu arkasından itiyormuş gibiydi. Hemen elini yemeğe uzattı; fakat Resûlullah elini tuttu. Daha sonra bir bedevî geldi; o da arkasından itiliyormuş gibiydi. Allah Resûlü onun da elini tuttu ve sonra şöyle buyurdu:
“Şeytan Allah’ın ismi zikredilmeden (besmele çekilmeden) başlanan bir yemeğe katılmayı pek arzu eder. O, şu yemeğe katılmak için bu kızcağızı getirdi. Fakat ben elini tuttum. Sonra bu bedevî sayesinde yemeğe katılmak için onu alıp getirdi; onun da elini tuttum. Nefsimi kudretiyle elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki, şeytanın eli, onların eliyle birlikte avucumdaydı.” (Müslim, Eşribe 102.)
Kısacası kalan 11 ay boyunca da salih amellerimizi ramazan ayındaki gibi yoğun yaşarsak, bizim açımızdan şeytanalar, yıl boyu zincirli kalmış olurlar. Eğer bu kulluk yoğunluğunu ömür boyu devam ettirirsek, ömür boyu şeytanlar bizden uzak kalırlar. Bizi saptırmak için semtimize dahi uğrayamazlar. Efendimizin (sav) Ömer (ra) şu sözü tam da bu manadadır: “Canım elinde olana yemin olsun ki şeytan bile bir yolda yürürken seninle karşılaşsa mutlaka yolunu değiştirip başka bir yola sapar!” (Buhârî, Bed’ul Halk, 11, 3683; Müslim, Fedâilu’s-sahabe, 22) Şeytanların zincirini gevşetmeyelim. Durmak yok, kulluğa devam. Subheneke... Bihamdike... Esteğfiruke...