Nerede bir ortam oluşmuşsa özellikle de eğitimcilerin olduğu ortamlarda, mutlaka kitap okuma ve kitap okumanın faziletlerine vurgu yapılır. Hatta hayatında çok az okuyanda çok okuyanda, toplumsal kurtuluşun tek çaresi olarak kitap okumayı görür. Biz de biliyoruz ki, Yüce Allah Kur’an’ı Kerimde ilk ayeti “ikra” Oku diye başlatır.Allah’ın nezdinde okumak bu kadar kıymetli olmasaydı, Allah kitabı oku ayetiyle başlatmazdı.Bir nevi, Allah’ı Teala kitabın kalıcılığını ve kıyamete kadar korunmasını okumayla sağlamış oluyor.  Allah’ı Teala için önemli olan okumak emri  herhalde kullar içinde önemli olmalı.  Ne hikmetse bu ayeti hepimiz biliriz ama inadına okumaktan da kaçarız.

        Birde kitap okuma yöntemi, birilerinin demesi ile de olmuyor. Kitap okuyun demekten ziyade birlikte okuyalım diyerek bu durumu fiiliyata dökmeliyiz.İnsanlar için kitap okuma öncelikli okumalı, okumak insanı hem zenginleştirir hem de özgürleştirir. Kitap okumak anlama ve düşünmenin olmazsa olmazıdır. Kitabı okuyunca kendini okumalı ki insan , okuma da erdemliliğini bulsun. Okumadan düşünmek anlamsız ve yeri olmayan bir davranıştır. İnsanlık var oldukça söz uçmuş, yazı  geleceğin  kurtuluş reçetesi olarak kalmıştır. Okuyan insanın üstünlüğü bütün maddi üstünlüklerden daha iyidir. İnsan maddi üstünlüklerini kaybedebilir ama sahip olduğu bilgiyi asla. Okuyan insan bilgiyle yücelir,etrafındaki her şeyin varlığının okumanın sonucu olduğunu da bilir,eşyayla diyaloga okuyarak geçer. Kitap okuyan insan bu dünyaya boşuna gelmediğini ve boşuna yaratılmadığının,sorumluluk sahibi olduğunun farkına varır.Tıpkı namaz gibi kötülükleri engeller,dünyada insanlık adına ne kadar değer varsa sahip çıkar.İnsanda bilinç inşasının başlamasına, insanın bilmediğini öğrenmesine, kendisini ve çevresini terbiye etmesine vesile olur. İnsan kitap okuduğu zaman kendini eğitir, öğretmen yapar ve kendinden sonrakilere de öğretmenlik yapar. Böylece İnsan okuyarak var olmanın hazzına varmış olur. Beynin sürekli canlı ve diri olmasında kitap okumanın etkisi büyük çünkü kitap okuma beynin kan hareketliliğine de etki yapar. Okumak bilgiyi, bilgi ise düşünceyi  diri tutar. Kitap okumada anlama, anlamayı uygulamayla da maksat hasıl olur.Bizim medeniyetin temel sözlerinden olan şu söz önemli “Beşikten mezara kadar ömür boyu ilim yada okumak.”Okuyan insan cesur olur bu cesaret bilgi ile olur, azgınlıkla değil.

       Kitap okumayan insan ne kendisiyle nede toplumla uyum içinde olur. Hiçbir zaman kinden, hasedden, nefretten ve merhametsizlikten  kendini alamaz. Okumayan insanların en az çalışan ve en az kullandığı organı beynidir. Bilen insan hür iradeye sahip, okumayan insan ise varoluş amacını ve kendini inkar etmiş insandır.Okumayan insan kendi bildiğini bile bilmeyen insandır.Okumayan insanlar kitaba değil bağlı olduğu insana, cemaate vs bağımlıdırlar. Ruhen ve zihnen bu tür insanlar hiçbir zaman özgür olamazlar.

           Bizim medeniyetimizdeki bazı şahsiyetlerin, kitap okumayla ilgili tarihe tanıklığına  bakalım: Yusuf Has Hacip diyor ki “Bilgiye hakim olan ,dünyaya hakim olur.Bilgiden mahrum olan kimseler kötülüğe ve hurafelere bağlanır”.Yine Goethe “Kendisini kütüphanesinin yanındayken büyük bir sermayenin sahibiymiş hissettiğini” söyler. Okumaktan gözleri kör olmuş Aydın Cemil MERİÇ ise şöyle der.”Tekrar dünyaya gelsem okuyup yazsam, üniversite kütüphanesine gitsem ,aylarca orda kalsam, zeytin ekmek yesem yeter” der. İbn-i Rüşd ömründe kitap okumadan geçen sadece iki gecesi olduğunu söyler.”Biri  evlendiğim  biri de babamın öldüğü gecedir.”Yavuz Sultan selim o kadar çok kitap okuyormuş ki Mısır seferine giderken  yanında üç katır yükü kitap götürmüş. Katip Çelebi “mumlar tükenir, güneş doğar ben hala kitap okurdum.”der.Yine Ahmet Mithat efendi bir ayaklı kütüphane idi. Millet onu hace-i evveli yapmıştı.Tam 226 kitap yazmasına vesile olmuştur.

         Ortaçağda Avrupa’nın geri, islam dünyası nın (doğunun) ileri olmasının en önemli sebebi doğunun bir kütüphane okyanusu olmasıydı. Irak’ın Necef kasabasında 40 bin ciltlik kitap vardı. Bağdat ta 36 kütüphane ve bu kütüphanelerde 100bine yakın kitap vardı. Günümüze geldiğimizde durumumuz pek iç açıcı değil.Türkiye de  her 95 kişiye bir kahvehane ,Kafe düşerken, 65 bin kişiye bir kütüphane düşmekte. İstanbul da ruhsatlı kahvehane ve Kafe sayısı 10 binin üzerindeyken, kütüphane sayısı 30’u geçmemekte.Batının ilerlemeyi bizden almasının en önemli ayağını, kitap okuma oluşturmakta.Almanya da 1000 kişiye 2700 kitap, ABD’de 1000 kişiye 1200 kitap,Japonya da 1000 kişiye 1100 kitap düşerken, ülkemizde maalesef 1000 kişiye 7 kitap düşmekte. İşte fotoğraf bu.Eğer bir toplum kitap okumuyorsa, o toplumda umut olmaz, sürekli geride kalır ve hep gelecek kaygısı taşır.Gelişmiş ülkelerle aramızdaki gelişmişlik farkının kapanması için güçlü olmamız, güçlü olmamız içinde mutlaka kitap okumalıyız.Ne kadar çok kitap okursak, okuduğumuzu uygularsak o kadar çok insan oluruz hayatla iç içe oluruz.