PISA, pizza derken nihayet PISA diyebildik. Ve katılımcı üye ülkeler arasında iddialı sıralamalarda yerimizi almaya başladık. Bir değerlendirme yapacak olursak; OECD tarafından 2000’den itibaren üç yılda bir gerçekleştirilen Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı PISA 15 yaş grubundaki öğrencilerin Okuma (okuduğunu anlama), Matematik ve Fen alanlarında elde ettikleri bilgi ve becerilerin ,gerçek yaşam ortamlarında kullanılmasını küresel ölçekte kıyaslamakta ve katılımcı ülkelerin temel eğitim durumlarına dair önemli veriler paylaşmaktadır.
Ayrıca PISA sadece üç alandaki becerileri ölçmemekte aynı zamanda öğrencilerin motivasyonları, kendileri hakkındaki görüşleri, öğrenme biçimleri, okul ortamları ve aileleriyle ilgili veriler de toplayarak, öğrencilerin sosyo-ekonomik ve kültürel durumları ve bu durumun başarıları üzerindeki etkisine dair değerli bilgiler sunmaktadır.
( PISA 2018 MEB Ön Raporu) 2015’ teki PISA sonuçlarına bakarak 2018 PISA sonuçlarını değerlendirmek gerekirse katılımcı ülke sayısının artışına rağmen Türkiye sıralamasını Matematikte 79 katılımcı ülke içinde 42 sıraya(454) ,yine Fen Bilimleri’nde 79 katılımcı ülke arasında 39.sıraya(468) Okumada ise (Okuduğunu anlamada) yine 79 katılımcı ülke arasında 40.sıraya(466) yükselmiştir.Yalnız bu alanda Türkçe okuduğunu anlama konusunda daha üst sıralarda olmamız gerekirken ortalamanın çok altında kalmamız düşündürücü.
Türkiye 2006’dan bu yana 2015 haricinde tüm alanlarda genel bir artış seyri gösterirken 2015’te ciddi bir kırılma yaşanmıştır. 2012’de uygulamaya giren 4+4+4 sistemiyle birlikte zorunlu eğitimin on iki yıla çıkarılması ve daha dezavantajlı öğrencilerin ortaöğretime dahil olmaları nedeniyle PISA 2015’te bu tür bir düşüşün yaşanabileceğine sınavdan önce yapılan çalışmalarda dikkat çekilmiştir.
(Setav Raporu) Geçmiş yılların üzerine taşımış ayrıca 2015 ile karşılaştırıldığında Matematik ve Fen alanlarında en yüksek artış yaşayan ülke olmuştur. Okumada ise 2018’ de yüksek artış gösteren en iyi ikinci ülke olmuştur. Diğer yıllara göre Türkiye istenilen düzeyde olmasa da sıralamasını yükseltmesi olumlu yönde değerlendirilmelidir. OECD ülkeleri ortalamasının yakalanabilmesi için öğrenci yeterlilik düzeylerinin artırılması için çalışmalar yapılmalıdır. Göstergelere baktığımızda bu durumu etkileyen en önemli sorun sosyo- ekonomik ve kültürel açıdan bölgeler arası eşitsizlikleri görebiliriz.
Ailelerin okur yazarlık yani okul mezuniyet durumları da önemli bir etken. Türkiye’nin batısından doğuya doğru gidildikçe başarı oranında düşüş olmaktadır . Ekonomik sorunlar ve kültürel yetersizlik kitap desteği konusunda yetersiz kaldığından bu bölgelere kitap desteği sağlanmalıdır.
15 yaşındaki yarım milyonu aşkın öğrencinin PISA’da Türkiye, İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması 1. düzeyde yer alan, 12 bölgeyi temsil eden, farklı okul türlerini içeren 186 okul ve 6 bin 890 öğrencisiyle yer almıştır.
PISA sonuçları bölgelerin ve okul türlerinin performanslarını da değerlendirme imkanı sunmaktadır. 2018 sonuçlarına göre bölgeler arasındaki farka bakıldığında ülkenin batısından doğusuna doğru gidildikçe performansta düşüş yaşandığı görülmektedir.(Setav Rapor) OECD Matematik üst düzey öğrenci oranımız %2,01 den 2018 de %4.8 e çıkmıştır. Fen bilimlerinde üst düzey öğrenci oranımız %0.3 ten %2.4’e yükselmiştir. Yine okumada% 0.6 iken 2018 de %3.3 e yükselmiştir. Umarız 2021’ de OECD ortalaması yakalanır.
Matematik, fen ve okuma alanlarında okul türlerinin performansları incelendiğinde geçmiş yıllarda olduğu gibi 2018’de de okul türleri arasında hiyerarşik farkın sürdüğü dikkat çekmektedir.PISA’da okul türleri arasındaki başarı farkları azalırsa veya kaldırılırsa PISA sıralamamız da artacaktır.
Lise türleri arasında her üç alanda da en yüksek performans Fen Liselerinde sergilenirken, performans sıralaması Sosyal Bilimler Liseleri, Anadolu Liseleri, Anadolu İmam Hatip Liseleri, Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri ve Çok Programlı Liseleri şeklinde gerçekleşmektedir. Sıralaması yükselen ülkemiz bu yükselişini önümüzdeki dönem sonunda yapılacak olan LGS, YKS sınav ortalamalarına da yansıtması gerekmektedir.
PISA direktörünün değerlendirmesinde Türkiye için öğretmen gelişimine dikkat çekmiştir. Okullarının fiziki yapısı tamamlanmış olan eğitim sistemimizde yapılması gereken tek şey öğretmenlerin ve öğretmenliğin geliştirilmesi. Öğretmenlerin mesleki yeterlikleri hizmet içi eğitim faaliyetleri ile güçlendirilmeli. Sayın bakanımızın öğretmenlere verdiği değer ve önemin eğitime yansıdığı PISA sonuçlarında kendini göstermiştir.
Üniversite sınavlarında tercih dönemlerinde öğretmenlik tercihlerinin ilk sıralarda tercih edilmesi öğretmen kalitesini artıracaktır. PISA’ da ilk sıralardaki ülkelerin eğitimleri incelendiğinde öğretmen kalitesinin ne kadar önemli olduğu görülmektedir. Verimin ve motivasyonun artması için öğretmenlik meslek kanununun hemen çıkarılması gerekmektedir.Bir sonraki PISA’da daha üst sıralarda görülmek dileğiyle.