Şunu asla unutmayalım ki “Kurban Bayramı” mangal sefası ve kebap keyfi değildir. “Kurban” Allah'ın (cc) mümin kullarına ikramı olan özel bir bayramdır. Allah (cc) ın ikramı olanda ise sayısız; hayır, hikmet, fazilet ve bereketler vardır. Bunu ümmetçe hem ramazan, hem de kurban bayramlarında her yıl yaşayarak görmekteyiz. Dolayısıyla bu günlerin değerini bilelim. Birlik beraberlik, kardeşlik, paylaşma, yardımlaşma, dayanışma, sevgi ve merhamet iklimi olarak gereği gibi değerlendirelim.

 Kurban bir enerji, bir aksiyon, bir ruh, bir şuurdur. Kurbanın tarihi insanlık kadar eskidir. İlk insan ve ilk peygamber Âdem’in (as) oğulları Habil ve Kabil’in birer kurban adamaları… Hz. İbrahim’in (as) oğlu İsmail’i Allah'ın (cc) emriyle kurban etmeye teşebbüsü… İmran’ın eşi Hanne’nin (ra) henüz doğmamış olan ciğerparesi hz. Meryem’i Allah (cc) için adaması… Resulullah'ın (sav) dedesi Abdulmuttalib’in Oğlu Abdullah’ı kurban etmeyi adaması, sonra Allah'ın (cc) yardımı ve takdiriyle kurban olmaktan kurtulması, birer örnektir.

Kurban Sadakat Samimiyet ve Teslimiyettir

Kurban İbrahim’ce adamak ve İsmail’ce teslimiyettir. Kurban Hacer’ce fedakârlık ve itaattir. Sahip olduğumuz her şeyi, para ve servet, ehlu-iyal, gençlik ve ömür, mevhibe ve yetenekler, kısaca sahip olduğumuz her şeyi, mülkün asıl sahibinin uğruna, onun yolunda, onun arzında, onun emrince feda etmektir. Kurban, zat-ı zul-Celal için candan da canandan da geçmektir.

Değil mi ki, rabbimizle sonsuz saadet alışverişindeyiz. O halde onun yolunda fedakârlık yarışında nasıl geri kalırız. “Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler. (Bu), Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da Allah üzerine hak bir va’ddir. Allah'tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O'nunla yapmış olduğunuz bu alışverişinizden dolayı sevinin. İşte bu, (gerçekten) büyük kazançtır.” (Tevbe 9/111)

Hani “Ebul Embiya” İbrahim (as) şöyle demişti: “Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla. ”Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik. Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim (as)  ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi. Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim! Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız. Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır. Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık. İbrahim’e selâm olsun. İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o mü’min kullarımızdandı.” (Saffat 37/100-111)

 İbrahim (as) ailesi altmışından sonra (bazı rivayetlere göre yüz yaşında) bir çocuk sahibi olmuşken, Allah (cc) imtihan için 10-12 yaşına gelince İsmail’i kurban etmesini İbrahim’e (as) emretti. O da çocuğuyla istişare babında ona bunu teklif edince, İsmail tereddütsüz kabul etti. Anne Hacer de, onca yaşından sonra sahip olduğu biricik yavrusunun kurban edilmesine asla itiraz etmedi.

İşte örnek aile; baba, çocuğunu Allah (cc) yolunda kurban edecek kadar ahdine sadık ve vefakâr. Anne yıllardır bekledikten sonra sahip olduğu tek çocuğunun Allah (cc) yolunda kurban edilmesini kabullenecek kadar Allah (cc) a teslim ve fedakar. Evlat da tereddütsüz bunu kabul edecek kadar şuurlu, samimi ve emre amade...

Şu halde kurban, bütün aile bireylerine bu ruh ve şuuru vermeli. Babalar için örnek, İbrahim (as) anneler için Hacer, evlatlar için İsmail (as) olmalıdır. Allah (cc) emrettiği zaman onun uğrunda sahip olunan her şeyden geçmeye hazır olmalı. “Neden, niçin, nasıl?” gibi tereddütlere zerre kadar tevessül etmeksizin, aile boyu tam bir teslimiyetle Allah'a (cc) teslim olunmalı.

Kurban kesmeden önce Resulullah'ın (sav) okumamızı tavsiye ettiği ayet de tam bu ruhu aşılıyor. “Ey Muhammed! De ki: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, (hatta) hayatım da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (En’am 6/162) Başka bir deyimle kurban, lisanı hal ile şöyle demektir. “Benim her şeyim Allah’ındır (cc). Zira beni ve sahip olduğum her şeyi o verdi. Dolayısıyla kurban ne ki! Şimdilik simge olarak bu kurbanı onun yoluna adıyorum. Şayet Rabbimin davası uğruna sahip olduğum her şey hatta hayatım dahi gerekirse feda etmeye hazırım.” Subheneke... Bihamdike... Esteğfiruke...