İslam geliştikçe bir çok yıkıcı gösterge ile de karşılaşmıştır. Son yüzyıllardaki yıkıcı göstergeleri Ziyaüddin Sedar’ın (İslam Medeniyetinin Geleceği) Kitabından alıntılayarak aktarmak istiyorum.
İlk yıkıcı gösterge batıcılıktır; Batı,kapitalist Batı ile komünist doğunun kültürel ve bölgesel kaynağının bir ürünüdür. Batıcılık Müslümanlar arasında tehlikeli alçaklık kompleksi hissi oluşturan bir dünya görüşünü temsil eder. "Batı en iyisidir" "Gelin batıyı her yönüyle benimseyelim" gibi sloganlar ürettiler. Buna bağlı olarak da müslümanlar gelişmeyi yalnızca (batıya ait)olarak görmeye doğal, geleneksel ve kültürel olan her şeyi küçümseyip batının değerlerine talip olmaya başladılar.
İkinci Yıkıcı Gösterge Milliyetçiliktir; İslam aleminde milliyetçi talepler, sömürgecilik deneyimini yaşayan diğer bölgelerde olduğu gibi milli değerlere hissi bağlanma olarak açıklanabilir.Ancak birçok olayda bu talepler olumsuz ifade edilir.Ulus devlet fedailiği olan bu bağlanma, esasında bencilce bir bağlanmadır.Milliyetçilik özü itibariyle evrensellik anlayışına aykırıdır. Bu bir anlamda bölünmeyi ifade eder. İslam sisteminin gereği ise parçalanmadan ziyade bütünleşme yani ümmetleşme olacaktır.
Üçüncü Yıkıcı Gösterge Ferdiyetçiliktir; Ferdiyetçilik milliyetçilik kökenlidir. Bu bu sanı insanın öncelikle kendisi için çalışmasını ifade eder. Milliyetçilik bölünme ferdiyetçilik ise kaostur. Kendi kendini idare edebilen dengeli bir sistemde buna yer yoktur.İslam'da kişisel hedefler büyük ölçüde toplumsaldırlar. İslam sisteminin kurulabilmesi için kişilerin bencil kendini düşünen bir tavırla değil ,sistemin yararı açısından bir bütün halinde hareket etmeleri gerekir. Sistemlerin hedefleri üzerinde çalışırken aynı zamanda kişisel haz da duyulur. Ancak kişisel kurtuluşunu Ümmet pahasına arayanlar bencil davranışların getireceği sonuçlardan kaçamazlar.
Dördüncü Yıkıcı Gösterge Ekonomidir; Bu da kar güden kişisel ve ekonomik çıkarlara dayalı davranışları haklı çıkaran bir sanıdır. Bu konu için karmaşık teknolojik üretim sistemleri hazırlarız, çünkü bunun ekonomik olduğuna inandırılmışızdır. İslam ülkelerindeki en büyük ekonomiye dayalı, birleşik yıkıcı göstergelerinden etkin olanı tüketiciliktir. Müslüman ülkelerin sözde sanayileşmeleri yaşamın ilk düşmanı olan tüketiciliğin oluşturduğu bir kanserli kentsel toplum meydana getirmiştir. Tüketim maddeleri depolamasının Bir müslüman yaşam stratejisi içinde yeri yoktur.
Beşinci Yıkıcı Gösterge Mantıklılıktır; Tüm gerçeklerin mantıklılık ve tarafsızlık ile ortaya çıkabileceğini ifade eden ve mantığı yücelten bir sanı olan akılcılıktır. Bu Dünya görüşünün esası insanın doğasının bir parçası değil, doğaüstü sayılmasıdır. Dahası objektif bilgi bu dünya görüşüne göre sosyal kontrolün temelidir. Bilim ve teknolojiye verilen üstünlük ise mantıklılık sanısının doğal bir sonucudur. Mantık ile tarafsızlığın islam sisteminde bir rolü vardır. Ancak mantık ile analizin insana gerçeklik konusunda tüm bilgiyi vereceği inancı sadece bir hayaldir.
Altıncı Yıkıcı Gösterge ise merkezileşmektir; İslam aleminin denemekte olduğu merkezileşme ve toplu bürokratikleşme, yaşayabilecek bir gelecek için oldukça hayati önem taşıyan potansiyeli ve beceriyi yavaş yavaş bunaltmaktadır. Merkezileşme, sayıları gittikçe azalan ellerde toplanan gücün bir unsurudur. Bürokrasi kural koyucular ile kurala uyanlar arasındaki mesafeyi muhafaza eder. Kural'a uyan çoğunluk, hissiyattan bir konu olan gücün elde tutulması konusunda hiçbir zaman ikna olmaz. Bu yüzden mantıklarını aşan herhangi bir gelecek mücadelesini boğmaları gerekir. Politik yapılarımızın, bu yapıları muhafaza eden faktörlerin, kentsel bölgelerde sanayinin, şehirlerde ise halkların merkezileştirilmesinin önüne geçmemiz gerekmektedir. Bürokrasinin en aza indirgenmesi uzun vadeli ve gerekli bir hedef olmalıdır. Bütün bu yıkıcı göstergelere karşı durmadıkça, bizler bu yıkıcı göstergeleri kontrol etmedikçe, yapıcı göstergelerin değerini artırıp işler hale getirmedikçe müslüman sistemi dengeli bir konuma ulaşamayacaktır.
Kaynak: İslam Medeniyetinin Geleceği (Ziyaüddin Serdar)