Eylülde hüzün bu sefer neler söyleyecek. Dünyanın hiç bu kadar yaşanmaz sıkıntılar çıkarmadığını heybeleri tecrübe dolu koca çınarların konuştuğu zaman dilinde nasihat , suskunluğunda anlam, gözlerinde şefkat, yüreğinde herkese yetecek kadar yer olan güzel insanların iyi atlara binip dünya yurdunu terk ettiği aydır eylül .


Ey eylül, ey sonbaharın hüzünlü ayı,


ey ayrılıkların, yalnızlıkların yol ayrımlarının ara sırada olsa kavuşmaların ayı! Uçan kuşların yol aradığı, düşlerin kemale erdiği, sessiz yol yorgunluklarının da kalp kırıklıklarının da cesaret kırdığı, hangi eli tutsan elinin boş kaldığı, gözlerime bak dediğinde gözlerinde senden başka herkesin olduğu aydır eylül. Her eylül seferinde bir yaprak daha düşerken , aşk mektupları bir bir yırtılıp rüzgara savrulurken yeni kelimeleri, cümleleri içinde yer almaya
başlatacak.

Zamanı durdurup kendine, kendi içine, kendi geçmişine dönmeye çalışacak . Kalın satırlara izi kalsın diye kazıyarak yazılan gençliğin ve bütün varlığını ihtiyarlaşmış bencilliğin hırslı ellerine, yüze yansıyan kırışmış kıskançlığına borçlu olan yalnızlıkların eridiği, sabun köpüğüne benzeyen geçici şöhretlerin mütevazilik karşısında anlamsızlaştığı buna karşın kalbin nasıl da mağrurlaştığı aydır eylül .


Yeniden başlasam dedikçe korkaklığın aşikarca dayatıldığı, bir yorgunluk dinlencesi ruhun toprağı terk edildiği, tortulaşmış bedenin süzüldüğü, bütün çekingenliklerin içindeki ağır basan dışlanmışlık hislerinin iyice rüzgara savrulduğu aydır. Fesleğenler kokularını derin derin, salına salına yaydıkça ıstırap yükünü yüklenen ruhun kendisini sakin sakin muhasebeye çekiyor. Eylül insanın bu dünyadaki gurbeti ve sürgünüdür. Öteki aleme geçişin çığlığıdır.


İnsanın kendi tutsaklığından kurtulmak için arayışa girdiği, kendi işlediği ama günü geldi diye büyük günahları toprağa gömmek için insanın kendisini iç alemine açtığı penceredir. Yaşadığı, yaşlandığı bir yıllık hayattan kaçıp kurtuluş için sığınma gereği hissettiği, insanda hiçbir pisliğin ve zaafın olmadığı insanı kemale ulaşma arzusuna yönelten manalar ayıdır.

Karamsarlık ipini sürekli elinde tutan insanın acılar, kederler, umut arzusunu yitirip elde ettiklerinin bu alemdeki ya da öbür alemdeki karşılığını bilemeden yüzleşebilmenin vicdani itiraflarının şeffaf örtüsüdür.

Eylül olmasını, ruha dokunmasını istediğin ama gerçekte olmayan aşkı anlatır. Eylül temizlenen, arınan yeniden duygu düşünce ve şahsiyet kazanan insanın sevebileceği, dayanabileceği, tutunabileceği bir ruh ayıdır. Eylül ıssız bir köşede inzivaya çekilerek insanın aldatmadığı, aldanmadığı, kendi farkına vardığı suskunluk ve sabrın anlam bulduğu, biriktirilen bütün aşk ve acının nefsi terbiye ettiği aydır. Eylül insanın iç muhasebeye muhtaç olduğu ve bu derin muhasebe sonunda tüm erdemli güzelliklere sahip olduğu bir aydır.

Günübirlik heveslerden uzak, ruhun yüceldiği aşkın düşüncelere kapıldığı yalnızlığın kalabalıklaştığı aydır. Yaşam
sevincinin dinginleştiği ve derinlerde biriken ve bir gün bir yerlerde bitecek olan

varoluşun yoğunlaşmış özünü hakiki bir insana dönüştürme ayıdır. Yalnızlığını tüm dünyaya kapatarak kehribar kokuları inadında taş üzerine kazınmış izler gibi varlığın peşine düştüğü aydır Eylül.