Neredeyse sebepsiz yere başlatılan ve halen devam eden Rusya - Ukrayna savaşı, Fransa ve diğer bazı batı ülkelerinde başlayan ayaklanma olayları, batının kapkara yüzünü bir kere daha gösterdi.
Onlar yıllardır kendi halklarını “demokrasi” “özgürlük” “insan hakları” vb. pembe sözlerle uyutup duruyorlardı. Ama aslında bu süslü sözler sadece birer helvadan put idi… Bir yandan dünyanın tüm mazlumlarını ve özellikle Müslümanları sömürüp semiriyor, bir yandan da hümanizm şarkıları söylüyorlardı. Ancak er veya geç, hakikatin açığa çıkma huyu olduğunu pek de hesap edemediler.
Güç zalimlerin elinde oldukça, helvadan put tükenmez. Renk renk, desen desen, her çeşit helvadan putlar. Biri eskidikçe, hemen beraberinde 3-5 hatta 10 ve daha fazla helvadan putlar. Önemli olan, halklar, küresel derin güçlerin kulu kölesi olsun. Kontrol dışına çıkmasın. Hatta hilafet ve İslam devleti ambalajlı putlar da geliştirebilirler. Nitekim FETÖ projesi sadece paralel devlet değil, bir de paralel din projesiydi. Şimdilik dişleri söküldü ama tehlike tam da geçmiş değil.
Özellikle son iki asırdır değişik beşerî sistemleri üretenler ayni zalimlerdi. Localar, mahfiller, klikler, karanlık aileler, yani küresel derin güçler. Tapınak şövalyeleri, mason locaları, Sabatay Sevi’nin kulları ve bunların yan kuruluşu irili ufaklı onlarca cemiyet, dernek, mahfil vs.
Aynen firavni düzen. Dünyanın mazlum halklarını fırkalara bölüp hepsini aynı anda sömürme planı. Sağcı solcu, komünist faşist, liberal kapitalist, burjuvazi proletarya, alevi Sünni, Kürt Türk, Kürt Arap, vs. neredeyse insanların dilleri, hatta kabile ve aşiretleri kadar fırkalar. “Şüphe yok ki, Firavun yeryüzünde (ülkesinde) büyüklük taslamış ve ora halkını sınıflara ayırmıştı. Onlardan bir kesimi eziyor, oğullarını boğazlıyor, kadınlarını ise sağ bırakıyordu. Şüphesiz o, bozgunculardandı.” (Kasas 28/4)
Malum küresel derin güçler de aynen fıravunların yaptıklarını yapıyorlar. Dünya halklarını şöyle veya böyle bölüp birbirlerine hasım ve düşman yapıyorlar. Her iki tarafı da borçlandırıp onlara silah, lojistik, siyasi, istihbari vs. imkanlar veriyorlar. Onları sonu gelmeyen savaş, didişme, terör, tedhiş, anarşi vs. girdaplara çekiyorlar. Onlar savaşıp zayıfladıkça, derin güçler daha da güçlenip semiriyorlar.
Yenilecek gibi görünen tarafa hemen destek verip güçlendiriyorlar. Galip gelmesi muhtemel tarafı ise; ekonomik, siyasi, daha olmadı askeri yönden kuşatıp karşı tarafla dengeyi buluyorlar. Böylece asırlar süren sömürü düzenini devam ettiriyorlar. Çünkü savaş, batılı zalimlerin geçim kaynağıdır. Bu konuda değişik zamanlarda yazdığımız makalelere bakılabilir.
Kısacası küfür ve zulüm cephesinde değişen bir şey yok. İsimler ve figürler değişse de plan aynı plan. “Ferrik, tesud” yani “böl ve yönet” Tabi batılı zalimler, tüm bunları da bir ihsan görüntüsünde yapıyorlar. Her iki tarafa da kendilerini adil bir hakem olarak kabul ettirmeyi de ihmal etmiyorlar. Bizim balarımızı kardeşlerimi öldürüyor, sonra gelip bizimle cenazemizde ağlayıp gözyaşı döküp taziyemizde buluyorlar.
Peki bu ne zamana kadar devam edecek? Kesin bir tarih söylemek zor olmakla beraber, helvadan putların devrilmesi çok uzak değil diye ümit ediyoruz. Zira küfür bile devam eder ama zulüm devam etmez. Ancak Allah (cc) müminleri de kafirleri de farklı şekillerde imtihan ediyor. “O kâfirler, kendilerine mühlet vermemizin kendileri hakkında hayır olduğunu sanmasınlar. Onlara mühlet vermemiz, günahlarının artması içindir. Onları zelil ve perişan eden bir azap vardır.” (Âl-i İmran, 3/178)
Daha nice ayetlerde ifade edildiği üzere, Allah zalimleri imhal (mühlet verir) eder, fakat asla ihmal etmez. Bilakis yaptıkları zulüm gayretullah'a dokunduğu için, onların cezayı daha fazla hakkedecekleri suçları işlemelerine biraz daha fırsat tanıyor. Zalimler için yaşasın cehennem!
İşin daha önemli bir yanı da Allah'ın zalimlere gazabının ve mazlumlara yardımının bir an önce gelmesi için, mazlumların da yardımı hak edecek bir pozisyon sergilemeleri gerekir. Salih müminler, uğradıkları zulüm ve zorbalık oranında imanlarını tekmil eder ve ilahi yardımı hak ederler.
“Yoksa Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete gireceğinizi mi sandınız?“ (Âl-i İmran, 3/142)
Allah'ın (cc) ilminde her şey çok yakındır. Bir göz açıp kapama kadar bir şey. Ama imtihan gereği, bizim için mühlet konulmuştur. Şüphesiz Allah (cc) zaman ve mekândan münezzehtir. “Ya da gönüllerinizde büyüyen bir yaratık olun." "Bizi kim yeniden (hayata) döndürebilir?" diyecekler. De ki: "Sizi ilk defa yaratan!" Bu kez sana alayla başlarını sallayıp: "O ne zaman?" diyecekler. De ki: "Yakında olması umulur." (İsra 17/51) Subheneke... Bihamdike... Esteğfiruke...