Birleşmiş Milletler (BM), neredeyse bütün dünyayı örgütlemiştir.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) da neredeyse bütün İslam ülkelerini örgütlemiştir. BM’de 193, İİT’de 57 devlet örgütlüdür. İİT’ye üye 57 devletin 56’sı aynı zamanda Birleşmiş milletlere de üyedir. İİT’ye üye olup BM’ye üye olmayan tek devlet ise FİLİSTİN’dir.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Müslümanların üçüncü mukaddes mabedi olan ve İsrail'in işgali altındaki Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa’nın, 21 Ağustos 1969 tarihinde Avustralyalı radikal bir Yahudi tarafından kundaklanması sonrasında İslam dünyasında oluşan tepkiler üzerine, 22–25 Eylül 1969 tarihlerinde Rabat’ta ilk kez düzenlenen İslam Zirve Konferansı’nda alınan bir kararla kurulmuştur. Teşkilatın Amacı: Üye Devletler arasında iş birliği ve dayanışmayı güçlendirmek, İslam Dünyasının hak ve çıkarlarını korumak.

Birleşmiş Milletler (BM) 24 Ekim 1945'te kurulmuştur. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra uluslararası barış ve güvenliği sağlamak, ülkeler arasında dostane ilişkiler kurmak, insani yardımı teşvik etmek, insan haklarını korumak, uluslararası hukuk ve adaleti sağlamak amacıyla kurulmuştur.Özetle, bir daha dünya savaşına imkan, ortam ve fırsat vermemek için kurulmuştur.

Dünyanın en büyük bu iki uluslarası örgütün kuruluş amaçlarına bakıldığında, bir de Filistin’de yaşanan soykırıma bakıldığında; dünyanın kontrollü zulümlere, karşı konulmayan soykırımlara sessizliğinin anlaşılması güç bir çelişki barındırdığı tüm çıplaklığıyla ortadadır.
Birinin temelde kuruluş amacı Filistin olmasına rağmen, Filistin benim meselem değil, Filistinden bana ne anlayışı hakim; diğerinin kuruluş amacı dünya barışı ve güvenliği olmasına rağmen, Filistin üzerinden adım adım bölgesel bir savaşa ve en ufak bir kıvılcımla dünya savaşına dönüşebilecek İsrail terörüne bırakın karşı durmayı, kollektif bir destek durumu söz konusudur.

Kimi, Müslüman olduğu için;
Kimi, Arap olduğu için;
Kimi, Siyonizmin karşısında olduğu için;
Kimi Emperyalizmle savaştığı için;
Kimi, kendi ülkesinin ideolojik ve etnik rantını kaybetmemek için Hamas'ı ve Filistinin işgaline karşı duran hiçbir yapıyı sevmiyor. Oysa başta Hamas olmak üzere İsrail Terör Devleti’ne karşı Filistin direnişini yürüten bütün Filistin yerel güçleri aslında bütün dünyayı kurtaracak bir mücadele veriyor.

Birleşmiş Milletler, İsrail Terör Devleti'ne tam destek verip Terörist Başı Netenyahu'yu genel kurulda ağırlayarak barış ve güvenlik maskesini düşürüp mazisindeki Dünya Savaşı kötülüklerini açığa çıkarmıştır. Dünya örgütlü bir kötülüğe teslim olmuştur. Gazze’nin, Hamas’ın dışında bu örgütlü kötülüğün pençesine düşmüş bütün dünya devletleri İsrail Terörü üzerinden Gazze halkını cezalandırıyor.

Çünkü,
Yeryüzünün tam bağımsız tek topluluğu Gazzelilerdir.
Allahtan başka hiçbir güce boyun eğmeyen tek topluluk Gazze halkıdır.
Emperyalist sisteme dahil olmayan tek halk Gazzelilerdir.
Uluslararası hukuk adı altında bütün dünyanın hukuksuzluğunu hukuk olarak kabul etmeyen tek halk Gazzelilerdir.
Eğitimi, hukuku, kültürü, örfü ve dini ile dünya emperyalist sisteminin dışında kalan tek  topluluk Gazze halkıdır.

İslam İşbirliği Teşkilatı ülkeleri, bu halkın örnek mücadelesiyle, kendilerini özlerine davet ve döndürme korkusuyla; Birleşmiş Milletler, rakipsiz ve talepsiz küresel gücün kendi tekellerinden çıkma korkusuyla Gazze halkını canlarıyla, mallarıyla, vatanlarıyla İsrail Terör Devleti’ne gaspettirmektedirler.

Hülasa, dünyadaki hiçbir devlet Gazze halkı gibi bir halkı olsun istemiyor. Çünkü, İslamın adaleti ve hukuku hepsine on gömlek fazla gelir. Kendini bilen bir halkı kimse kendine göre yönetemez!