Bu çağın insanı afetler yorgunu
Her yıla bir hüzün
Her yıl ölümlerden ölüm .
Yüzler kaskatı, fay kırıklarından daha derin
Neden böylesin demek kanadı kırık birine
Ayıptır hal dilince
İnsan hiç görmediği bir an gördü
Ömrünün soğuk bir kış gecesinde
Bütün yüzlerin hikayesi on binlerce acı
Tonlarca enkaz altında
Cana can katacak bir can çıkar mı diye
bekle bekle ve yine bekle.
Kapkara deliklerden bir , iki, üç ses veeer
Ses yok, oysa önce anneler duyar çocuklarının sesini
Beden acısı, anne sancısı, karanlığın sesi
Her geçen saniye yüke yük katıyor
Akreple yelkovan birbirini kovalıyor
İnsanların halini bir gel gör,
Gör insanın şaşkın halini.
Çığlıkların günlükleri tutuluyor
Her an cana can katar mı bu çaba
Önce ben, önce ben diyen
İniltili yorgun sesler
Kendi çocuklarının, annesinin, babasının,
Kardeşlerinin arkadaşının, komşusunun
Sesleri kaydediliyor kulaklara.
Bakışlar donuk
Kime ağlasın gözler damlasız göz pınarları ile
Konuşmaların hepsi enkaz altından
Üstünde bir ses duyar mıyım diyen sessiz umutlar
Ve bu bir kez değil, on kez değil, belki yüz belki binlerce
Acı haberler bir bir savrulunca insanların üzerine
Ölüsüne sevinir mi insan
Sevinir çünkü diri de kayıptır ölü de
Ve hemen toprağın altına gömmek için sıra beklemek
Hatta mümkünse mezarcıdan öne alması için yalvarmak
Yas tutmak ne ki, gömdük diye rahatlamak
Üzerinden günün yükünü atarak
Ölüm geride küçük bir iz olarak kalır
Hafızalara gömülerek.