Sakın yanlış anlaşılmasın. Hiç kimse kayıp çocukları konuşmayalım diyemez. Ancak seçime beş geçe aniden kayıp çocukların gündemimizi kuşatıvermesi neden?Hem de çok aşırı bir şekilde köpürtülerek tüm ekranları, sütunları, sosyal medyayı, kuşatıvermesi normal mi? Gece gündüz, her dem bu konunun duygu sömürüsünün her tonuyla işlenmesi pek hayra alamet görünmüyor.
Birileri bulanık suda balık mı avlamak istiyor. Seçim öncesinde siyasetin dışında her yolu denediler. Dövize, yağa salçaya hatta soğan sarımsağa, patatese varıncaya kadar her nesneyi kullandılar. Ama nafile, yine kaybettiler. Ancak her defasında olduğu gibi, yenilgiyi öyle kolay da kabullenemediler. Ve kabullenemeyecekler de…
Şimdi hemen seçim arifesinde bu konunun böyle abartılı bir şekilde gündemi kasıp kavurması hiç de normal değildir. Seçim analizleri yapıldıkça, muhalefet dibe vurmaya, cumhur ittifakı ise puan toplamaya devam ediyordu. Bu konunun gündemi boğması, muhalefete ilaç gibi geldi.
Ancak özellikle CHP deki cadı kazanının kaynamasını, kayıp çocuklar konusu da durduramayacaktır. Aslında aynı durum Saadet Partisi için de geçerli. Ancak zaten ümitsiz vaka görüntüsü, şimdilik gündem olma şansı dahi vermiyor. Hulasa Terör, Suriye, Filistin ve daha birçok önemli gündem maddeleri, bu kara şalla örtülmek isteniyor gibi.
Çok daha önemli bir konu, yeni döneme geçişin arifesinde olmamızdır. Sakin kafayla konunun enine boyuna tartışılması. Bu geçiş döneminin daha sağlıklı ve isabetli bir şekilde olması açısından da sükûnet ve istikrara ihtiyaç var. Ancak memleket ve milletin derdini dert edinmeyenler, bunu daha da zorlaştırmak istiyorlar anlaşılan.
Kayıp çocuklar konusu, sadece bizim mi sorunumuz?Elbette değil. Aksine kayıp çocuklar meselesi, tüm dünyanın sorunu. Ama neden dünyada hiç ses getirmeyen bir konu bizde kasten, bilinçli bir şekilde ve aşırı bir şekilde gündem yapılıyor? Bunun uzmanları tarafından enine boyuna analiz edilip gereğinin yapılması gerekiyor. Bu konuda en büyük görev, yine devlet kademelerine düşüyor.
Dünyadan örnekler
Şurasını unutmayalım ki kayıp çocuklar konusunda batı dünyası çok daha acınacak durumdadır. Özellikle de bize kafa tutmak için bahane arayan batılılar…İşte kısa bazı bilgiler.
- Süper güç Amerika'da her 40 saniye 1 çocuk ortadan kayboluyor. Ama siz hiç ABD basınında bu konunun bizdeki gibi abartılı bir şekilde işlendiğini duydunuz mu?
- Avrupa Birliği’nde yer yıl 250 bin çocuk kayboluyor. Avrupa Komisyonu’na göre bu her iki dakika da bir çocuğa tekabül ediyor.
- Ortalama 61 milyonluk nüfusuyla Birleşik Krallık ’ta yılda 140 bin çocuk kayıp olarak bildiriliyor.
- Amerika Birleşik Devletleri’nde 2014 yılı resmi rakamlarına göre 466 bin 949 kayıp çocuk bulunuyor.
- Almanya’da her yıl 100 bin çocuk kayıp olarak rapor ediliyor.
- Brezilya’da 45 bin, Avustralya’da 20 bin ve Rusya’da ise 15 bin kayıp çocuk var.
- Belçika’da kayıp çocukların bulunmaları için çalışmalar yürüten Child Focus Kurumu, kayıp çocuklara ilişkin sunduğu raporda, 2016 yılından bu yana bin 720 çocuğun kaybolduğunu açıkladı. Kayıp sayısının bir önceki yıllara oranla 10 kat arttığını bildirildi. Ama buna rağmen hiçbir batı ülkesinde bu konu gündem bile olmuyor.
Neden bizde bu konu bu kadar köpürtülüyor? Hem de her kayıp çocuk vakasında, dine ve dindarlara saldırılarak. Bu konu, yukarda bir kısmını saydığımız nice gündemleri ört bas etmektedir. Ama çok daha önemli bir yanı, bu konunun yaz Kur’an kursları başlangıcına denk getirilmesidir. Bu da üzerinde durulması gereken bir konudur.
Kısacası devlet ve millet olarak uyanık olmak ve gerek küresel, gerekse yerel, tüm karanlık odakların hile ve planlarını boşa çıkarmak zorundayız. Hem ülke, hem ümmet olarak yeni bir iki yüz yıl daha kaybetmek istemiyorsak, daha ciddi, daha gayretli, daha basiretli ve ferasetli olmak zorundayız. Selam… Dua…