Tarihin dönüm noktalarından birine şahitlik ettik! Suriye’de yaşanan savaş, son yüzyılın en farklı efsanelerinden birini gösterdi dünyaya. Mazlum ve ezilmiş bir halk ayağa kalktı ve zalimleri yer ile yeksan etti.
Çok uzun geçen 13 yılın sonunda bir tiran yıkıldı. Bir devir kapandı. Bir zulüm ve işkence makinası sökülüp atıldı mübarek Şam topraklarından. Afganistan’ın ardından Suriye ile bir kez daha küllerinden bir ülkenin yeniden doğuşuna da şahitlik edeceğiz.
Bugüne kolay gelinmedi. Herkesin umudunu kaybettiği ve artık geri dönüşü olmaz sandığı bir dönemde, Allah(cc) yeni kapılar açtı, yeni sebepler yarattı ve yeniden devran döndü. Kaybedilen onca canın, çekilen onca sıkıntının, katlanılan onca işkencenin, dökülen ter ve gözyaşının karşılığını Allah(cc) verdi.
Zafer!
Abd ve batının derin güçlerinin, büyük planlarının, derin oyunlarının Allah(cc)’in tuzakları karşısında eriyişine tanıklık ediyoruz. Allah(cc) özelde Türkiye’yi ve başındaki Erdoğan’ı, ardından dünyanın dört bir yanından ümmet coğrafyasından elini uzatan yiğit ve vefakar Müslümanları vesile ederek dünyada rablik iddia edenleri helak etti.
Gazze’de 7 Ekim’de yakılan ateş bizim yüreklerimizi ısıtmaya, düşmanlarımızın kalplerine korku salmaya devam ediyor. Bir avuç kahraman Müslümanın fedakarlığı karşılıksız kalmadı hamdolsun.
Çaresiz kadınların, masum çocukların ve beli bükülmüş ihtiyarların “vaa Mu’tasım” feryadına eş çığlıkları karşılık buldu. Geçen yüzyılın başında dağıtılan ve başı koparılan ümmet çınarı filiz verdi. Bugün de meyveye durdu hamdolsun.
Yerlerinden edilen, yurtsuz kalan, evleri başlarına yıkılan bir halk toparlandı ve ülkesini geri aldı.
Suriye’de sayısını kimsenin bilmediği garip erkek, kadın ve çocuk “Beşşar ekber” demediği için yurdundan, malından ve canından oldu. Muhtemelen Firavun, Esed kadar zulmetmiş değildi. Cesedini secde halinde bulsak da ona lanet okuyacağız. Esed’e ve destekçilerine lanet olsun!
Dünyanın en aşağılık zalimlerinden bir zalim olan Baas rejimi yıkıldı. On yıllardır tekrarlanan ve masum Müslümanların kanlarıyla beslenen direniş ekseni masalı sona erdi. Şimdi gerçek direnişin ve gerçekten Siyonistlerle mücadelenin önü açıldı.
Selahaddin Eyyubi’nin izlediği Halep, Şam ve ardından Kudüs rotası yeniden çizildi.
Tam da bu yüzden rejim istihbarat merkezini vurdu siyonistler. Tam da bu yüzden silah depolarını vurmaya başladılar. Çünkü artık karşılarında maşaları değil ümmetin ateş parçası evlatları olacak biiznillah.
İran’ın kurulduğu günden beri ümmet coğrafyasına kan ve zulüm saçan molla rejiminin Safevi imparatorluğu hayalleri yıkıldı.
Suriye’de mezhep temelli işgal ve katliamları yıllardır alkışlayanlar şimdi Suriyeliler kendi şehirlerini ve ülkelerini geri aldı diye mezhep çatışmasını tespit etmişler.
Bu aleni İran tapıcılığı ve Müslüman halka düşmanlıktan başka bir şey değil. Siyonizm sosu bu iğrençliği bize yediremez!
Bölgemizde yaşanan her olayı “ABD oyunu, siyonist planı, BOP” diye açıklayanlara; her şeye kadir ve kainatın mutlak kudret sahibi olanın Allah olduğunu ve O’nun planının işlediğini ve oyun kuranların en hayırlısının O olduğunu hatırlatıp geçelim.
Nusayrileri Müslüman zanneden ahmaktır, düpedüz aptaldır, laf anlatmaya bile gerek yok.
İsrail’e düşman diye böyle iğrenç bir rejimi savunmak ahmaklıkta büyük bir mertebedir. Yaşanan her olayı ABD oyunu sanmak da daha üst bir seviye. Allah(cc) ABD’den de büyüktür!
Yalnız Allah(cc) her şeye kadir olandır!
Halife Ömer(ra)’ın Şam dolaylarında cihad eden orduya mektubunda dediği gibi;
“Biz insanlara sayı ya da silahlarımızın üstünlüğü ile değil ancak Allah’a olan takvamızla galip gelebiliriz. Size takvayı tavsiye ediyorum.”
Allah’tan korkanlar O’ndan başkasından korkanları yendi!
İman umuttur, sebattır, sabırdır.
Suriye’nin mazlum ve yiğit halkını tebrik ederim.
Bir yanımız Gazze ile yanarken diğer yanımız Şam ile ferahladı. Şüphesiz devranı insanlar arasında değiştiren Allah(cc)’tır.
Şu çileli 13 yıl boyunca devrimin arkasında duranlara selam olsun…