Yıllar yılı değişmeyen en gelişmiş toplumsal özelliğimiz nedir diye bir soru olsaydı hiç düşünmeden cevabım, ‘her birimizin her konuda söyleyecek mutlaka bir sözü olduğu’ olurdu. Öyle ki, sözümüz hiç tükenmedi.

Yaptıklarımızı, yapacaklarımızı hatta hayallerimizi konuşmaktan bıkmadık.

Öğrendiğimiz hakikatler bizi daha bir çenebaz yaptı. Kur’an, okunan bir kitap iken biz okumadan üzerinde konuşmayı tercih ettik çoğu zaman. Elimizdeki en mukaddes metne bile yaklaşımımız bu olunca gerisini hiç toparlayamadık ve hep konuştuk.

Hira’da Cebrail(as) tarafından 3 kez sarılıp, sıkılmayla okur-yazar olunduğunu zannederek okumayı da yanlış okuduk. Ama hiç susmadık, hep konuştuk.

Ve tabiidir ki konuşmayı bunca çok severken elimize geçen her yere, her ortama sözlerimizi yazı olarak dökmeyi de unutmadık, o yüzden bunları da konuşmak olarak isimlendiriyorum.

Bazılarımız ellerine/gözlerine tutuşturulan bir kaç ayet ile bütün bir hayatı ve bütün bir dini anladı ve okumayı bırakıp konuşmaya başladı. Bazılarımız ise biraz daha bedbaht olarak ayetlerden de mahrum herhangi bir yazarın bir ya da birkaç kitabını aldı eline ve gözüne…

Konuşanlarımız sözleri bitmesin için sürekli vahiy desteği aldılar. Allah’ın ayetlerini okumak yerine, sözlerine onları payanda yapmaktan çekinmediler. Üzerine biraz da hadis boyası ile çok cilalı konuşmalarımız oldu kulaklar doyuran!

Kitab-ı Kerim’in, iman binalarımızı sarsan, kardeşlik yapımızın depremi olarak saydığı, ‘söylediklerini yapmamak ve yapmadıklarını söylemek’ gafletinin, Allah tarafından sevilmememize vesile olabilecek dehşetli bir tehlike olduğunu ilan ve tembih etmesine rağmen bunu da okumaktan aciz kaldık.

Okuyalım:

  1. Göklerde ve yerde olanların tümü Allah’ı tesbih etmektedir. O, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
  2. Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyi söylüyorsunuz?
  3. Allah katında en nefret edilen şey, yapmayacağınız şeyi söylemenizdir.
  4. Şüphesiz Allah kendi yolunda kenetlenmiş bir duvar gibi saf bağlayarak çarpışanları sever. (Saf Suresi)

Ya söylediklerimizi yapalım, ya da sadece yaptıklarımızı söyleyelim ve bakalım sözümüz o zaman da bu kadar çok olabilecek mi?

Ramazan boyunca tuttuğumuz oruçlara biraz suskunluk ekleyebilirsek sanki kendimiz ve çevremiz için daha hayırlı olacak… Sesimiz çok çıkıyor ama sözümüz geçmiyor zira!

Bu Ramazan’ın sonunda muhasebemizi yapmış ve affedilmişlerden olarak bayrama erişmiş olmaktan daha büyük bir hedef ve umudumuz yoktur. Asıl bayram edecekler işte bunlardır. Allah hepimize bayram sevinci yaşatsın.