Ustad Sezai Karakoç’un Doğulu bir baba ve yedi oğlunu anlatan “Masal” şiirini sanırım hepimiz okumuşuzdur.
Batıya giden yedi oğlunun serüveni gerçekten muhteşemdir.
Ve bir o kadar da acı dolu.
Doğulu Müslüman bir babanın kahırlı bir hikâyesidir o “Masal” şiiri!
Birinci oğul; onuruna şölenler yaparak hileyle öldürülür ve kimsenin bilmediği bir yere gömülür.
Doğulu baba birinci oğlunun “öcünü almak” için gönderdiği ikinci oğul, Batılı bir kıza âşık olur ve asli görevini unutarak meçhulesavrulur.
Üçüncü oğul; Makam ve servet sahibi olunca unutur babasının öğütlerini. Bir ara aklına babası gelince ona utancından babasının dünyasında hiç olmayan bir çek gönderir.
Dördüncü oğul; Batı’da bilgin olur ve medeniyetini inkâr eder. Daha sonra Batı bilginlerinin arkasına düşüp yok hükmüne girer.
Beşinci oğul; bir şairdir. Doğulu babanın git demesine gerek kalmadan kalkıp batıya gelir. Daha sonra Batının ruhunu sezer oda eriyip gider.
Altıncı oğul; daha batı kapılarında görünür görünmez içkilere alıştırılır. Kısa bir zaman sonra oda kaybolup gider Batının karanlık dehlizlerinde!
Yedinci oğul; bir şafak vakti batıya erir.
Batı kentinin en büyük meydanında duru ve durduğu yeri kazmaya başlar.
Etrafına kalabalık toplandığında seslenir batılılar!
Ey Batılılar!
Altı oğlunu yuttuğunuz bir babanın yedinci oğluyum ben der!
Gömülmek istiyorum buraya hiç değişmeden
Gömün beni değiştirmeden
Doğulu olarak ölmek istiyorum ben
Sizin bir tek ama büyük bir gücünüz var
Karşınızdakini değiştirmek
Beni öldürseniz de çıkmam buradan
Kemiklerim değişecek toz ve toprak olacak belki
Fakat değişmeyecek ruhum!
Onu kandırmak çok dil dökerler!
Açlıktan dolayı çıkar diye günlerce beklerler!
O ise gün gün erir ama çıkmaz ve dayanır sona kadar!
Bu acıdan yer yarılır gök yarılır.
O nurdan bir sütuna döner, uzanır göğe doğru.
Ve batı bu sütunu ortadan kaldırmaktan aciz kalır?!
Sahi siz kaçıncı oğlusun Doğulu babanın!