Elbette bilgiyi elde etmek, bilgiye ulaşmak ve bilgi sahibi olmak için okur insan.
Ancak mesele sadece bilgi sahibi olmakla alakalı değildir okumak!
Uzun yıllar önce bir dostuma “bu kadar kitabı neden okudun?” diye sorduğumda bana, “daha iyi bir insan olmak için” cevabını vermişti.
O halde okumak iyi bir insan olmanın eylemidir.
İyi bir insan ise iyilik yapar, ondan iyilik sadır olur.
Bakın Ustad Cemil Meriç okuma ile ilgili, “Kitap zekayı kibarlaştırır. hassasiyetimizle düşüncemizi ancak kendi içimizde, zihnî hayatımızın derinliklerinde geliştirebiliriz. Ama, zekanın tavırlarını efendileştirmek için okumak zorundayız” diye buyuruyor.
Okumak sadece bireysel anlamda değil, toplumsal alanda da bize değer kadar.
Yüceltir, yükseltir, derinlik kazandır bize.
Toplum olarak okumamanın ne olduğunu bugünemperyalist güçlerin işgal ve sömürüsüne uğrayan bu coğrafyada çok daha iyi anlıyoruz.
Jonathan Swift, "Dünyayı yöneten, kalem, mürekkep ve kâğıttır” demiştir.
Bize düşen okumaktır.
Okumak bir lüks değil, bir mükellefiyettir.
Bize düşen okumaya çalışmak ve buna ön ayak olmaktır.
Hem kendimiz okumalı hem de başkasının okumasına vesile olmalıyız.
Eğer bir aynın içinde en az bir kitap okuyamıyorsak vah bizimhalimize!
Bizler kebaba verdiğimiz önemi kitaba da vermek zorundayız.
Çünkü okumak ekmek kadar su kadar zaruri bir ihtiyaçtır.
Karanlıktan aydınlığa çıkmanın tek yolu okumaktan geçiyor.
Fransız devrimi ve aydınlanma hareketine büyük katkı sunan Voltaire, “Kitabın yaprakları, bizi aydınlığa götüren kanatlar gibidir” der.
Okumamak yok olmanın başka bir adıdır.
Hatırlatayım dedim.