Yedinci Emevi halifesi Süleymân bin Abdülmelik vefat edince açılan mühürlü vasiyetnamesinde Ömer bin Abdülazîz’i halîfe olarak tayin ettiği görüldü.
Bunu duyan Ömer bin Abdülazîz bu yükü taşımaktan korktuğu için kabul etmek istemdi.
Ancak etrafındaki âlimler, kabul etmediği takdirde ind-i ilahîde mes’ul olacağını, bu yükün ancak kendisi tarafından taşınabileceğini bildirerek kendisini îkaz edince kabul etmek mecburiyetinde kaldı.
Halîfe olduktan sonra getirilen süslü alay atlarına binmedi ve hilafet sarayına değil,“Benim kıl çadırım bana yeter!” diyerek evinin yolunu tuttu.
Eve gittiğinde hanımına “Eğer benimle yaşamak istiyorsan, ziynet ve mücevherlerini “beytülmal”e bırak. Zîra onlar, senin yanında iken, ben seninle olamam” dedi.
Hanımı da onun bu arzusunu yerine getirdi. Bütün ziynetlerini beytülmale hediye etti. Kendisinin 50.000altınını fukara ve gurabaya dağıttı. Hizmetkarlarını serbest bırakarak teb’asının en mütevazî yaşayan bir ferdi gibi yaşayarak, ümmete tevazu ve fazîlet örneği oldu.
Halifeliği döneminde yaptığı bütün işlerde Kıyamet gününü, hep gözünün önüne getirip, kalbinde hissederek, devamlı bir vicdan muhasebesi içindeydi. Halkının haklarını layıkı veçhile yerine getirememekten çok endîşe ederdi. Hulefa-i raşidînin izinden yürüdüğü için kendisine “Beşinci Halîfe” unvanı verildi.
Halîfe olduğu zaman, oldukça iri bir vücuda sahipti.
Fakat kısa zamanda eridi Sırtındaki kemik izleri görülür hale geldi.
Etrafındakilere “Sizler ölümün hedeflerisiniz. Ölüm, sizden dilediğini seçer. Dün geçti, o sizin hakkınızda şahittir. Sizler şu dünyada yüklerinizi bineklere yüklemiş yolcular gibisiniz. Yükleriniz başka bir alemde çözülecek. Sizler şu dünyada sizden önce gelenlerin yerine geçtiniz. Fakat siz de yerinizi sizden sonra geleceklerin yerine terk edeceksiniz.
Dünya ne kadar aldatıcı! Dünya’da üstün mevkî ve varlık sahibi olmak hiç fayda vermiyor. Genç, ihtiyarlıyor, sonunda oluyor. Sakın dünyanın fanî lezzet ve safası bizi aldatmasın! Hani nerede bizden evvel yaşayıp, ölümü kendisine uzak görenler?! Burada sıhhat, güç ve kuvvetlerine aldandılar. Bu yüzden günah işlediler” derdi.
Ömer bin Abdulaziz hasta yatağında iken yakınları:
“Senden sonra evlatlarına, ailene beytülmalden bir şeyler vasıyyet et'” dediklerinde o:
“Çocuklarım ya salih veya şerli kimseler olacaktır. Salih olurlarsa onların böyle bir şeye ihtiyacı yoktur. Şayet şerli olacaklarsa, benim onlara bırakacak birşeyim yoktur. Her iki halde de buna lüzum kalmamaktadır.” dedi.
Hem bu şehri yönetenlere hem de yönetmeye aday olanlara hatırlatayım dedim.