Allah’ın bizim için hangi nimetleri, ne genişlikte verdiğini çoğu zaman kaçırıyoruz. Elimizden giderken farkına vardığımız ne çok lütuf ve nimet olduğunu düşünmek ve muhasebesini yapmak herhalde Ramazan ayının elimizden kayıp gittiği şu günlerde daha bir anlam kazandı.

Başında rahmete, ortasında mağfirete ve nihayet sonunda da cehennemden azat olunmaya odaklanmıştık. Bayrama affedilmeden ulaşarak burnu sürtülenlerden daha açık ifadesiyle ahirette rezil olacaklardan olmamak adına elimizde birkaç gün kaldı.

“Bize kalsa biz çok iyi kullar olacaktık ama şartlar ve gündem fırsat vermedi” diye kendimizi kandırmamız tabii ki mümkün. Ne ki, ahiret kayıtlarını tutan melekler ve onların halimizi ilettiği makamların en büyüğü olan Allah, asla ve kata aldatılamayan, kandırılamayan ve kendisinden gizli olmayan zatı Zu’l-Celal’dir.

Kendi adıma geriye dönüp baktığımda, bu bereketli zaman diliminden ne kadar az nasiplendiğimi ve mağfiretini kaçırma ihtimalimin büyüklüğünü görüp ürperiyorum. Elde etmek için küçük ve kolay ameller yapma gereken ne çok ecri kaçırdığımı düşünmek çok moral bozucu.

Nefsimizi temize çıkarmak konusunda, her birimiz alanında oldukça başarılı uzmanlar olduğumuz için, bahanelerimiz hazırda bekliyor. Umalım ki Allah, oruçlarımızın karşılığında kaçırdıklarımızı bize bahşetsin, kadrini bilemediğimizin pişmanlığını tövbe kabul etsin. İnsanlardan gizlediğimiz ancak bizim ve O’nun bildiği eksik ve kusurlarımızı örtsün, silsin ve hatta ecirlere tebdil eylesin.

Bütün bu korku ve umutlarla Ramazan ayını geride bırakıyoruz. Bayrama sevinçlerle ulaşabilmek için birkaç günlük vaktimiz kaldı. Kadir gecesi umudu hala var. Bu kısacık zamanları da kaçırmadan değerlendirerek, karşılıksız verilen bu bereketlerden nasibimizi değerlendirebiliriz.

Bugünleri anlamaya, Ramazan ayına denk gelen bu yoğun gündemin etkisinden uzaklaşmaya çalışırken rastladığım Ruveybida rivayeti ile devam edeyim.

Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etti:

Rasulullah; (sas) ‘İnsanlar üzerine öyle hayırsız yıllar gelir ki o zamanda yalancı doğrulanır, doğru yalanlanır, haine güvenilir, emin kimseye güvenilmez! O zamanda Rüveybida konuşur’ buyurdu.

Denildi ki; “Rüveybida nedir?”

Rasulullah (sas):

 

- ‘Aşağılık birinin toplumun meseleleri hakkında konuşmasıdır’ (İbni Mace 4036)

 

- Kamunun işleri hakkında söz sahibi olan aşağılık adamdır!” (Sahih-i Cami’s Sagir, 3544)

 

- Akılsız, bilgisi kıt kimse toplumun işi hakkında konuşur’ (Müsned 7712)

buyurdu.

 

Ruveybida’nın konuştuğu yılların hayırsız olduğu ve yalancıların doğrulandığı, doğrunun yalanlandığı, hainlere güvenilirken emin insanlara güvenin kalmadığı bir devir olduğu anlaşılıyor. Böyle zamanların sonunda sözün Ruveybida olarak isimlendirilen aşağılık insanlara geçtiğini anlıyoruz.

Bu mübarek günlerde herhalde kendimiz ve toplumumuz için Ruveybida günlerini görmemek adına kaçınmamız gereken şeyler de ortaya çıkmış oluyor. Ayrıca bunun bir fitne olmasını da düşünerek, korunmak ve kurtulmak için duada bulunmak da elbette gerekiyor.

Bu güzel zamanları bir daha görebilecek miyiz bilmiyoruz. Görsek bile hangi durumda olacağımızın hiçbir garantisi bulunmuyor. Henüz aklımız başımızda, sağlığımız yerinde ve imanımız gönlümüzde iken cehennemden azat olmak için gayret etmeye ihtiyacımız var. Ne yapmamız gerektiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Hocalarımız unutanlara da hatırlatıyor gerçi.

Gelecek günlerde sözün Ruveybida’ya kalmaması temennisiyle, şimdiden bayramımız mübarek olsun. Cehennemden azat oluşumuz mübarek olsun. Sevincimiz dünyada ve ahirette devam etsin…