Önceki semavi kitapların kaybolup unutulması, vahiy sürecinin doğal bir sonucu gibidir.

Zira Allah (cc) vahyin son halkası Kur'an'ı Kerim’in zamanlar ve mekânlar üstü bir şeriat olmasını ezelden takdir etmiştir. “Hiç şüphesiz, Zikri (Kur’an-ı Kerim’i) Biz indirdik, Biz; ve elbette (kıyamete kadar) Onu (bu kutsal metni değiştirilmekten ve dejenere edilmekten koruyup aynen) muhafaza edicileri de Biziz.” (Hicr 15/9) Önceki kitaplar; belli bölgelerdeki belli kabile ve milletlere, belli bir zamana kadar gönderilmişti. Ama Kur'an'ı Kerim; kıyamete kadar gelip geçecek tüm insanlığa hatta cinlere de gönderilmiştir.

Şu anda Yahudi ve Hristiyanların elinde bulunan Tevrat ve İncil’in; Allah’tan (cc) vahiy olarak gelen orijinalleriyle bir alakası yoktur. İsim Tevrat ve İncil, içerik ise kimi haham ve papazların hevâ ve heveslerinden ibarettir. “Ahdi atik” ve Ahdi Cedid” denilen bu kitapların isimleri dışında vahiyle bir ilgisi kalmamıştır. Nitekim Siyonistleri bu denli vahşileştiren ve ibadet kastıyla katliam ve soykırım yaptıran içeriklerin ilahi bir vahiy olması mümkün değildir. “Tevrat’ta katliam emirleri” veya muharref Tevrat’ta katliam” gibi aramalar yaptığınızda onlarca örneklerle karşılaşırsınız.

Bizzat Musa (as) döneminde ve gerçek Tevrat var iken bile onlarca isyanları tescillenmiş olan “melu’n millet” Yahudi’nin muharref Tevrat’la neler yapabileceğini insanlığın nazarına sunmalıyız. Üç yüz civarında peygamberin katili olabilen bir milletin sıradan insanlara katliam ve soykırım uygulamaları garip olmasa gerektir. Yani bu melu’in milletin elinde güç ve kuvvet olduğu zaman tüm insanlık aleyhine yapmayacağı bir kötülük yoktur.

Bu lanetli kavim, yıllardır kendilerini “mazlum” “itilip kakılan” ve tarih boyu hep “sürgün edilen” bir millet olarak lanse etmektedir. Tabi elindeki devasa medya gücüyle, yeni nesil insanlığı çok rahat da kandırabilmektedir. Yani Yahudi; “hem suçlu hem güçlü” pozisyondadır. Tarih boyunca insanlığın başının belası olan bu kavim, diğer kavimler tarafından zulme uğramış mazlum pozisyonunda…

Evet, bu lanetli kavim kimi zaman sürgün edilmiş, kimi zaman da itilip kakılmıştır ama neden? Bunlara karşı yapılan öldürme ve cezalandırmalar durduk yere ve keyfi mi yapılmıştır. Aksine bu lanetli kavim ne zaman nereye gitse hep fitne, fesat ve bozgunculuğu da yanında götürmüştür. İşte şu anda dünyanın neresinde; savaş, kan, gözyaşı, katliam, sömürü ve talan varsa mutlaka bu lanetli kavmin dahli vardır. Nerede insanlığın şer ve ifsadına yönelik bir girişim varsa; direk veya dolaylı olarak bu lanetli kavimle bir şekilde alakalıdır.

Konuya dair bazı ayetler:

·         “Allah'ın âyetlerini inkâr edenler, haksız yere peygamberlerin canlarına kıyanlar ve adaleti emreden insanları öldürenler (yok mu), onlara acı bir azabı haber ver! İşte bunlar dünyada da ahirette de çabaları boşa giden kimselerdir. Onların hiçbir yardımcısı da yoktur.” (Âli İmran 3/21-2)

·         “Yahudilerin yaptıkları zulümden, bir de çok kimseyi Allah yolundan çevirmelerinden, menetmelerinden dolayı kendilerine (daha önce) helâl kılınmış bulunan temiz ve iyi şeyleri onlara haram kıldık.” (Nisa 4/160)

·         “İnsanlardan öyleleri vardır ki, dünya hayatı hakkında söyledikleri senin hoşuna gider. Hatta böylesi kalbinde olana (samimi olduğuna) Allah'ı şahit tutar. Hâlbuki o, hasımların en yamanıdır. O, dönüp gitti mi (yahut bir iş başına geçti mi) yeryüzünde ortalığı fesada vermek, ekinleri tahrip edip nesilleri bozmak için çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez. Böylesine "Allah'tan kork!" denilince benlik ve gurur kendisini günaha sevk eder. (Ceza ve azap olarak) ona cehennem yeter. O ne kötü yerdir!” (Bakara 2/204-6)

·         “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez.” (Maide 5/51)

Bunun gibi yüzlerce delille tüm insanlığı uyarmamız gerekiyor. Zira insanlığın son birkaç nesli, bu lanetli kavmin iç yüzünü görmeden ve öğrenmeden büyüdü. Tam aksine tüm insanlığın başına bela olan bu lanetli kavim; sayısız sinema filmleri, çizgi filemler, dizi filmler ve binlerce sosyal medya platformuyla kendileri ak ve pak göstermeyi başarmışlardır. Hâlbuki şu anda insanlığın yaşadığı; sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel, askeri, kısaca tüm sorunlar gereği gibi araştırılsa, bir şekilde altından bu lanetli kavim çıkar. Özellikle yaşanan “pandemi” ve yaşarılmak istenen nice sağlık sorunların altında da yine bu lanetli kavmin plan ve projeleri vardır. Subhaneke... Bi-hamdike... Esteğfiruke...