İslam coğrafyasının dört bir yanında devam eden işgal sömürü ve talan planlarına, yenileri eklenilmek isteniyor. Düşman boş durmayacaktır. Bu zülüm çarklarının devamı için gereken tüm planlarını devreye sokacaktır. İşte son günlerde Kazakistan’da olanlar, tam da bunun açık bir örneği. Anlaşılan o ki, Sovyetler birliği, güya bağımsızlık verdiği halkları, kendi çekim alanında tutmak için, gerekli planları, ta ilk günden yapmış. Bu parçalardan biri olan Kazakistan’a ise daha özel bir önem göstermiş ve tamamen kendi kontrolündeki bir idareyi yönetimde tutmuş.
Rus kontrolündeki Nur Sultan hanedanı, aynı zamanda Fetö örgütüne de sair ülkeler gibi alabildiğini kapıları açmış. Sonuç olarak; genişlik olarak dünyanın dokuzuncu büyük ülkesi, doğal zenginleri olarak da yine dünyanı ilk sıralarında olan bir ülke halkı, ekmeğe muhtaç bırakılmış. Biz ve diğer İslam ülkelerinde olduğu gibi, yıllarca hain idarecilerin elinde zenginlikleri oraya buraya peşkeş çekilen bir ülke…
Peki kendi hanedan menfaatini korumak için ülke kaynaklarını düşmana peşkeş çeken idarecilerin sonu nasıl olur dersiniz? Daha dün gibi, hayatları lağım fareleri misali zilletle sonlandırılan“Saddam” “Kaddafi” “Yemen diktatörü” vb. zavallılar bu konuda net birer örnek değil mi? Aslında insanlık tarihi bunun örnekleriyle doludur.
Kur'an-ı kerim i baştan sona incelediğimiz zaman tarih boyu helak edilen nice zalimlerden bahseder. Nemrut, Firavn, Karun ve daha niceleri… Resulullah (sav) da hadisi şeriflerinde helak olan birçok topluluktan haber verir. Kur'an ve sünnet in bu denli ağırlıklı olarak geçmişte helak olan kavimleri ve zalim kralları biz insanlara mükerreren hatırlatmasında, elbette çok ders ve ibretler var. Bu kıssalar masal veya ninni değil…
Bu zalim liderlerin ve asi kavimlerin helak edilişlerinin detaylarında farklılıklar olsa da temel neden; idarecilerin zulüm ve zorbalıkları, kavimlerin de hadlerini aşmalarıdır.Allah'a (cc) nice ayetlerdeasi olanları, şirk koşanları ve Kur'an’ın orijinal ifadesiyle,“zalim”olanları, vakti geldiğinde cezalarını keseceğini açıkça ifade etmektedir. Oranı, uygulanış biçimi, faili, mefulü farklı olsa da sonuçta zulüm, zulümdür.
Allah (cc) şöyle buyurur: Nice memleketleri helâk ettik. Onlara azabımız gece uykusuna dalmışken yahut gündüz istirahat hâlinde iken gelmişti. Azabımız kendilerine geldiğinde, “(Biz bunu hak ettik.) Gerçekten biz zalimler olmuştuk” demekten başka söyleyecekleri kalmamıştı. (A’raf 7/4,5)“Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.(İbrahim 14/42)
Özellikle asrımızın diktatörlerine benzeyen nece diktatörler gelip geçmiştir. Kur'an'ı Kerim’in bize haber verdiği, Nemrut ve Firavn gibileri, sadece birer örnektir. Bu örnekler, insanlık tarihi boyunca da var ola gelmiştir. Bizim bu kısa ömrümüzde yaşadığımız örnekler de gösteriyor ki, zalimle de mazlumlar da hep olagelmiştir. Ama kaybedenler, hep zalimler olmuşlardır. Mazlumlar bu geçici dünyada çile çekmişlerse de iman etmiş olanların ahiretleri, ebedi saadettir. Yani zalimler istese bu fani ve kısacık ömürlerine cennet yaşasalar da ebedi hayatları Cehennemdir. Mazlumların bu kısa ve geçici alemleri cehennem olsa da ebedi ahiretleri cennettir.
Şimdi halklarını bu karabasanlarla baş başa bırakan liderler, aydınlar, hükümet ve devletler… Özellikle de körfez bölgesinin işbirlikçi idarecileri! Henüz fırsatınız varken ve ömür bitmeden, gelin aşağıdaki ayetler ve Kur'an-ı kerim in sair mesajlarına kulak verin. Kendiniz zulmetmekten ve zalimlere destek olmaktan vazgeçin. Tek çare, hainlerin ve desteklediğiniz zalimlerin akıllarını başlarına almalarıdır. Aksi halde Allah'ın (cc) gazabı geldiği zaman zalimleri, onlara yardım ve yataklık eden işbirlikçilerini, hatta zulümlerine seyirci kalanları da yakalayıverir.
İşte bazı ayetler
- Onlar bir tuzak kurdular. Farkında değillerken Allah da bir tuzak kurdu. Bak, onların tuzaklarının sonucu nasıl oldu: Biz onları ve kavimlerini topyekûn helâk ettik. İşte zulümleri yüzünden harabeye dönmüş evleri! Şüphesiz bunda bilen bir kavim için bir ibret vardır. (Neml 50-52)
- Ve askerleri yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve gerçekten bize döndürülmeyeceklerini sandılar.Biz de onu ve askerlerini yakaladık ve onları denize attık (Orada boğuldular). (Kasas 28/39)
- Zulmedenleri o korkunç uğultulu ses yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar. Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez. (Hud 11/67,113)
- Biz onlardan önce, kendilerinden daha zorlu nice nesilleri helâk ettik de ülke ülke dolaşıp kaçacak delik aradılar. Kaçacak bir yer mi var? (Kaf 50/36)
- Zalimler hangi devrilişle devrileceklerini görecekler. (Şu’ara 26/227)
Şimdi soralım vicdanlara; firavun ordularını denizde boğan adili mutlak, bu asrın firavni güçlerini helak edemez mi? Nemrut ordularını sivrisineklerle, Ebrehe ordularını ebabil kuşlarıyla helak eden kadiri mutlak, bu asrın zalimlerini cezalandıramaz mı? Elbette ki… Allah (cc) adili mutlaktır… İntikam sahibidir…Şu hadisi şerif, tüm zalimlerin ve onlara kuyruk olanların kulağına küpe olsun. “Mazlumun bedduasında korkun. Zira onunla Allah (cc) arasında perde yoktur.”(Buhari, Zekat 1, 41, Müslim, İman 31) Sübhaneke… Bihamdike… Esteğfiruke…