Bir önceki yazımda İslami anlamda gerek toplumsal gerek kamusal anlamda adeta seferber edilmiş bütün imkânları sıralamıştık. Görünen o ki bu insan kaynağı, kurum ve eğitim süreçlerine rağmen inanç açısından gelinen başarısız bu durum hala tam olarak sorgulanmamaktadır. Sorgulandığında ise sebepler değil sonuçlar tartışılmaktadır. Mesela din denilince hala orucu bozan şeyler, sakalın şekli, kadının örtüsü, tuvalete hangi ayakla girileceği, çok eşliliğin helalliği gibi konular tartışılmaktadır. Ama çoğunluk; rızkının helalliğini, adaleti, liyakati, dürüstlüğü, doğru sözlü olmayı, güvenilir olmayı, iyiliği, yardımlaşmayı, saygı ve sevgiyi hâkim kılmak için tartışmıyor. Bunu yapamadığı için de toplumsal meselelere gerektiği gibi dinden, kitaptan, peygamberlerden örneklik teşkil edecek şekilde eğilemiyor.
Resulullah Aleyhisselam’ın bir Yahudi’nin cenazesine gösterdiği saygıyı ezberliyor, anlatıyor ama düşman gördüğü kişilerin bırakın cenazesine saygıyı, mezarına dahi tahammül edemiyor.
Lut Aleyhisselam’ın kavmiyle mücadele tarzını ezbere biliyor ama LGBT ile nasıl bir mücadele tarzı geliştireceğini bilmiyor.
Hz. Nuh, Hz. Lut Aleyhisselamların eşlerinin itaatsizliğini biliyor, her şeye rağmen Resullerin eşlerini son nefesine kadar belki hidayete erdiririm kaygısını biliyor ama kendileri ilk anlaşmazlıkta eşlerini boşuyor, kimi yerde aldatıyor kimi zaman da öldürüyor.
Hz. Süleyman’ın karınca ile olan kıssasını ezbere biliyor ama kendi insan ve mümin kardeşine merhamet etmeyi bilmiyor.
Davud Aleyhisselamın hakemlik kıssasındaki nasihati biliyor ama bir çok konuda tek taraflı karar vermekten geri kalmıyor.
Eyyûb Aleyhisselam’ın imtihanını biliyor ama kendisi en ufak bir dünyalık kaybı için herkese zarar vermekten imtina etmiyor.
Dini birkaç ritüeli din sanıyor ama ahlakı, edebi, utanma duygusunu, adil olmayı dinden bağımsız görüyor. Kişisel menfaatini din ile eşitleyip menfaatine uygun gördüğü şeyleri din, uygun görmediği şeyleri dinsizlik gibi savunuyor. Mühendisliğini yaptığı toplumun mağduru olunca da biz niye bu haldeyiz diye onu bunu sorguluyor. Daha da hızını alamayıp sisteminden uzak durmuş, kirlenmemiş bir avuç kalmış güzel insanı, Müslümanı beğenmiyor, küçük görüyor.
Resulullah Aleyhisselam ne güzel söylemiş: “İslam garip olarak başladı. Başladığı gibi yine garip olarak dönecektir. Öyleyse ne mutlu o gariplere!”
Selam ve dua ile…