Birileri birşeyler yapar, birilerinin başlarına bir takım işler gelir. Acılar, gözyaşları, kan ve zulüm birbirine karışır. Silahın ve paranın gücünü elinde bulunduranlar hep kazanıyor görünür. Tıpkı bir zamanlar olduğu gibi. Ama gün gelir, devran döner; ömrü olanlar sonunu görür.
Herkes bir plan yapar, yeryüzünde ne kadar imansız ve vicdansız varsa o kadar envai çeşit zulüm ve haksızlık planı da var demektir. Bu planların sahiplerinin, Hakim-i Mutlak olan Allah(cc)’ın kudretinden bağımsız iş yapabilecekleri ihtimali asla olmadı ve olmayacaktır.
Bize dayanılmaz ve çekilmez ya da doyulmaz ve bıkılmaz gelen dünya aslında kainat içinde bizim sandığımız kadar büyük bir parça değildir. Ve aslında hayat, gerçek hayat olan ahiretle mukayese edildiğinde kısa kelimesinin bile yetersiz kalacağı kadar anlamsız derecede basit ve küçüktür. Öyle ya sınırsız ve sonsuz olanla süresi en fazla en iyi ihtimalle 80 yıl olan bir hayatın mukayesesini yaptığımızda ortaya çıkan dehşet fark ne kadar bellidir. Hele ki ne kadar zengin olursanız olun yiyebileceğiniz sadece midenizin kapasitesi kadar değil mi?
Kim ne kadar güce sahip olursa olsun, gözle görülemeyecek kadar küçük bakteriler karşısında zayıf değil midir? Buna rağmen insan neden acziyet ve zavallılığını örtmek için hem de kendi hemcinslerine büyüklük taslama hastalığından zevk alır? Öyle ya milyonların iki dudağından çıkacak sözlerine baktığı nice büyük adamlar da ihtiyaçlarını gidermek için iki büklüm helaya oturmaya mahkum değil midir?
Allah dilediğine dilediği gibi ders verir! Dilediğini yüceltir, dilediğini de yerin dibine batırır! Kimsenin ama kimsenin, asla ve kat'a düşen bir yaprağı durdurmaya gücü yoktur! Ve tıpkı bunun gibi kainatın planını yapan Malik’ul Mülk olan Allah(cc)’ın hiçbir planını o dilemezse kimse bilemez bile, bırakın ki engel olmaya kalkışsınlar!
Kim geçen saniyelerden sadece ama sadece birini geri çevirebilir?
Hangi kral ya da imparator, kuruyan bir yaprağa ‘dur’ diyebilir dalında?
Güneşi benim Rabbim doğudan getirirken, hangi firavunun gücü onu batıdan getirmeye yeter?
Azrail gırtlağına çöktüğü zaman, kimin silahı onu durdurabilir?
Hangi süper gücün, hangi süper lideri sivrisineğe karşı bir savunma sistemi geliştirebilir? Nemrud’dan daha acı bir son hepsini beklemiyor mu?
Bu soruları bildiğimiz her şeyi ekleyerek çoğaltalım, sonunda varacağımız nokta kainatın sahibi Allah(cellecelaluh)’un kudretini idraktir!
Ve bugün hepimizin yeniden ve yeniden hatırlamamız gereken dünyanın değişmez gerçeği de budur...