2024 yılının Ramazanına ümmet olarak paramparça bir haleti ruhiyeyle girmiş bulunuyoruz.
Zaten ümmetin onlarca yerinde kan, duman ve barut kokusu varken, üstüne üstlük bir de Gazze’nin üzerine çöken ölüm bulutlarıyla karşılaştık. En acı olanı da ne yapacağımızı bilememek. Ümmetin izzeti olan Filistin, bir asırdan fazladır işgal, katliam ve talanla iç içe yaşıyordu. Ama son aydır yaşanan mezalim, kelimelerle ifade edilebilecek gibi değil.
Ama her şeye rağmen hayat devam ediyor. Şimdi gelelim bizim ramazanımıza… Hani derler ya; “Bir deli bir kuyuya taş atar. Kırk akıllı onu çıkarmak için uğraşır.” Ya da “Bir delinin kuyuya attığı taşı, kırk akıllı çıkaramaz.” Bırak taşı kalsın diyeceksin olmuyor. Çünkü su hayati ihtiyaç. Bunun için de kuyunun işler halde olması lazım.
Aslında deli falan değil, aksine “çok akıllı” olan, ama delilere rahmet okutacak birileri, her Ramazan ortalığa çıkıp tozu dumana katıyorlar. Bunların bir kısmı, her kaba göre şekil alan cıvık tiplerdir. Tabi bu işler öylesine kendinden olmuyor ve bu algıları yöneten karanlık odaklar vardır. Ki onların asıl önemlileri, algı operasyonlarıyla görevli piyonlardır. Ama her iki taraf da sonuçta ramazanı şerifin manevi atmosferini bulandırıyorlar. Ümmetin epeyce bir kısmını asgari, “mâ lâ ya’ni” tartışma zeminlerine çekmeyi başarıyorlar.
Ramazan gibi her dakikası çok değerli olan bir feyiz ve bereket mevsimini; bilerek ve kasten bulandıranlara veyl olsun. Su-i kastı olmayıp cahilane bu tartışmalara teşne olan gafillere de Mevla’m iza’n ve basiret versin. Kasıtlı yapanların hedefleri belli. Ama suya tirit kabilinden bu tartışmalara çanak tutanları anlamak gerçekten mümkün değil.
Yerli oryantalistler faaliyete başladı başlayalı, ramazanımız rahat yüzü görmedi. Biz de huşu ve hudur ile bir ramazan ihya edemedik. Her yıl mutlaka kamuoyunu meşgul edecek bir incir çekirdeği buluyorlar. Gâh rakı, şarapla iftar etme durumunda oruç geçerli olur mu? Konusunu gündeme aldılar. Gâh kadınların özel hallerinde oruç tutabileceklerini yumurtladılar. Birkaç yıldır hala devam eden imsak vakti konusundaki zihin bulandırma operasyonları… Şimdi de ihtiyat vaktinin iptali üzerinden yeni bir meşum dalga yaymaya çalışıyorlar. Daha benzeri nice boş tartışmalar.
Hilal tartışması, zaten her yıl en ateşli tartışma konusu olmaya devam ediyor. Tabi ümmetin çobansız oluşunun da bu konularda etkisi büyüktür. Düşünün en küçük bir ihtilafı tartışma, ümmet arasında kin ve nefrete sebep olabilmektedir. Ne ki şu an Deaş gibi örgütler, işi daha da büyüterek; ihtilafları, iftiraka sonra kin ve nefrete ve derken kardeş kavgalarına, hatta savaşlara sebep kılabilmektedirler. Zaten öylesi yapılar, iftirakı gökte ararken yerde bulmuş oluyorlar.
Derin ve karanlık olan küresel güçler, her vesileyle ihtilaflı konuları, piyonları üzerinden gündeme getiriyorlar. Vatandaş, merak ediyor ve soruyor. Konumu itibariyle cevap vermek durumunda olan bizler de ister istemez, kendimizi bu tartışma zeminde buluveriyoruz. Derken, meşhur tabirle: “Şeytana lanet etmekten, Rahmanı zikretmeye zaman bulamıyor” durumuna düşüyoruz.
Derler ya: “Dinime dahleden bari müselman olsa” sadece ramazan değil, kurban bayramında farklı tartışmalar! “Türkçe ezan” ve “Türkçe ibadet” tartışmaları… “Anadolu İslam’ı” “Arap- acem İslam’ı” vb. tartışmalar… Yahu size ne, Bizim ezanımızdan, ibadetimizden, giyim kuşamımızdan? Sizin bu işlerle bir alakanız yok. Ezan ve ibadet diye bir derdiniz de yok. O halde bırakın iman ve ibadet derdi olanlar, inandıkları gibi ibadetlerini yapsınlar. Giyim kuşam vs. özel hayatlarını da diledikleri gibi yaşasınlar.
İlle tartıştıracaklar ya. İlle kuyuya taş atacaklar. İle de Müslümanları taat ibadetinden boş tartışma zeminlerine çekecekler. Hazır Ramazan’da insanlar; dini konularda daha hassas ve daha da duygusal durumdayken, onların tartışama zeminine çekmek daha da kolay olmaktadır. Tam da o karanlık odaklar için büyük fırsat.
Bunlar öylesine, eğlence olsun kabilinden mizah falan değil, “cambaza bak” hilelerinin bir parçasıdır. Biz ne kadar içi boş tartışmalarla meşgul olursak onlar, hedefledikleri, büyük ve derin projeleri daha rahat, daha az masrafla yürütmüş olurlar. Biz tartışma zeminlerinde debelenmeliyiz ki, onlar petrol, doğalgaz, uranyum, altın vb. yeraltı ve üstü zenginliklerinin zeminlerini, kontrol etmeye devam etsinler. Aslına bu durum, sadece Ramazan, Kurban zamanı değil, her zaman ve tüm gündem saptırıcı, boş tartışmalar için de geçerlidir. İyisi mi, biz böylesi boş tartışmalardan uzak durmak suretiyle, o karanlık odakların ekmeğine yağ sürmeyelim. Her saniyesi değer biçilmeyecek kadar yüce olan Ramazan ayımızdan, azami derecede istifade etmeye bakalım. Subhaneke... Bihamdike... Esteğfiruke...