Ramazan ayı ne kadar da hızlı geçiyor.
Tıpkı ömrümüz gibi.
Oysa gelmesi için ne kadar da sabırsızlanmıştık.
Geldiği gibi de gidiyor mübarek.
Sahi giderken ne bırakıyor bize acaba?
Sanırım sormamız gereken en önemli soru budur.
Ramazan ayının sorgulamamız gereken en önemli tarafı tarafı budur.
Tıpkı ömrümüz gibi.
Evet yaşadık ama nasıl yaşadık?
Tamam herkes yetişti bu Ramazan ayına.
Ve herkes de yaşadı, ama nasıl yaşadı?
Hiç Ramazan yokmuş gibi yaşayanlar da oldu, Ramazan'ı hakkıyla idrak edenler de yaşadı.
Kısacası maharet yaşamakta değil, nasıl yaşadığımızdadır.
Bana göre Ramazan ayı diğer 11 ayın mihenk taşıdır.
Ramazan'ı ayını nasıl ağırlarsak, diğer 11 ayı da muhtemelen öyle ağırlar ve yaşarız.
Hani ne buyuruyordu Peygamber Efendimiz (s.a.v) "Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle haşrolursunuz."
Sanırım Ramazan ayı diğer 11 ay için öyle bir aydır.
Anlatıldığına göre Behlül Dânâ Hazretleri, yol üzerindeki bir vîrânenin yıkılmak üzere olan iyice eğilmiş duvarına bakıp âkıbetini tefekküre dalardı. Yine bir gün endişe ile bakarken duvar birden çöküverdi.
Behlül Dânâ Hazretleri’nin yüzünü bir sürur ifâdesi kapladı.
Onun bu sevincine mânâ veremeyen insanlar merakla sebebini sorduklarında, "Görmediniz mi, duvar meyilli olduğu tarafa yıkıldı!” dedi.
“Peki bunda şaşılacak ne var?” dediklerinde, "Mâdem dünyadaki her şey nihâyetinde meylettiği tarafa yıkılıyor, benim de meylim Hakk’a doğrudur, o hâlde ben de ölünce Hakk’a varırım. Ey ahâlî! Rükû ve secdelerimizle Hakk’a meylimizi artıralım ki, başka yönlere yıkılmayalım!" dedi.
Acizena fikrim hala bir hafta var mübarek Ramazan ayına.
Tabiri caizse elimizden kaçıp gitmeden biraz daha dalalım Ramazan'a.
Bir daha sarılalım Oruç'a
Biraz daha gayret edelim Kur'an ile hemhal olmaya.
Biraz daha el uzatalım sağımıza solumuza.
Biraz daha tebessüm edelim çevremize.
Olur ya bir sonraki Ramazan ayına ulaşmayabiliriz.