Sabaha kadar bombaların düştüğü, bir tek kapı ve camın sağlam kalmadığı, ayazın soğuğunda, uykusuz gecelerin sonrasında sabahlayan, yaralarına pansuman için perde ve çarşafları kullanan, telefon ışığında amaliyat olan ve kanlar içerisinde inleyerek şehit olurken, parmaklarını yere indirmeden Kelime-i Şahadet ve Tekbir getiren Gazze’nin onurlu insanları!

Korku, acı, açlık kan ve yoksulluk yine diz boyu. Camlar yine beşik gibi sallanıyor. Gece bir kez daha soğuk ve küçük bir battaniyenin altında uykuya daldığında koca duvarın altında kalan o küçük bedenler. Katledilen Ahmed’ler Muhammed’ler ve İsa’lar!..

Kan emici yarasalar acımıyorlar onlara; kadın-erkek, büyük- küçük ya da emzikli bebek dinlemiyorlar. Feryadları göğe yükselirken, her daim olduğu gibi yine yalnızlar. Masumlar, birer melek misali. Zalimler tanklarını ve toplarını üzerlerine doğrulturken, minik bedenlerin ellerinde yine sadece bir sapan ve taşları var kendilerini savunacak.

Eeey! Allah Rasülü’nün (s.a.v) dedelerinin geldiği yer Gazze.

İmam-ı Şaafi’nin yanısıra bir çok din alimini yetiştiren yer Gazze.

Adem (a.s)’ın çocuklarını gönderdiği, tarihin başlangıcı eşsiz yurt Gazze. Moralini bozma. Biliyoruz göz yaşlarını dindiremiyorlar. Ama bak! Ezanını hala susturamayıp, şahadet parmağını da hala indiremediler ya.

Nerede vicdanlar, nerede insanlık, nerede Müslümanlık, nerede insan hakları, hatta hayvan hakları tellallığı yapanlar?

Bir de şu Birleşmiş Milletler yok mu? Yine toplanıyorlarmış. Toplanıyor da ne oluyor? Çözüm mü bekliyorsunuz yoksa hala? Kargalar bile güler be. İt, itin kuyruğunu ısırır mı hiç? Ya sadece Avrupa’daki hisselerini satsa dünyayı alt üst edecek şahsiyetsiz Arap ülkelerine ve ABD beslemesi prenslerine ne demeli? Yazık çok yazık!

İslam aleminin sesi yine yok, insan hakları savunucularının yüreği yine yok, medeni batının adaleti yine yok, ABD’nin ve İsrail’in yalanı ise ne kadar da çok.

Peki böyle mi olmalıydık? Böyle sesiz mi kalmalydık olanlara ve birbirimize yapılanlara?

Oysa arap dünyası yanına sadece İran’ı alsa, 7 küsür milyon nüfuslu, kendileriyle adeta kedi-fare oyunu oynayan İsrail’i tükürükleriyle boğarlar be! Ama yapamazlar çünkü hepsi satılmış, hepsi kendi çıkarının peşinde.

Ya bizler?

Çanakkale’de, Dumlupınar’da Anadolu’da şehitler veren! Vatan savunması için kan nasıl verilir, bu uğrurda nasıl şehit olunur en iyi bilen Osmanlı’nın torunu bizler!

1915-17’ lerde, Osmanlı İngiliz ordusuyla Gazze’de Süveyş Kanalı’nda çarpışmadı mı? Emperyalizmin Kudüs’e ilerlemesine engel olmak için binlerce Anadolu yiğitlerini şehit vererek orasını emperyalistlere dar etmedi mi? Zamanında Abdulhamit’e Filistin karşılığında beş milyon altın teklif eden bu siyonistler değiller miydi?

Arz-ı Mevut dedikleri Nil’den Fırat’a kadar toprak bütününün peşinde olan, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) hayalleriyle yatıp kalkan, bu uğurda her şeyi mübah sayan bu siyonistler değil mi?

Bunlar taşlamadılar mı peygamberleri? Bunlar sürmediler mi Yakup’u (a.s) yurdundan? Bunlar çektirmediler mi Firavun’un karşısında duran Musa’ya (a.s).

Bu kadar mı güveniyorsunuz bunlara? Bu kadar mı daldınız derin uykulara?

Zeytin gözlerini dünyanın rezil yüzüne kapatan o Gazze’li çocukların kana bulanmış cansız bedenleride mi vicdanlarınızı yaralamıyor?

Hz. Hamza olsaydı Uhud’dan sonra bir de Gazze’ye sürerdi şimdi atını.

Onlar (siyonistler) Saad’a, Ebu Leheb’e benzediler. Ama bizler Hamzalar olamadık. H.z Peygamber’in (s.a.v) ümmetinden olan çocuklar Gazze’de öldürülüyor, insanlık ise bir uyarı olan bu salgına rağmen hala kendi aleminde. Aman Allah’ım bu ne vurdum duymazlık! Bu ne bencillik. Hiç mi sizin ananız babanız yok. Hiç mi yavrularınız yok? Kafalar, bacaklar yerlerde saçılmış sizi hiç mi ilgilendirmiyor? Yazık sizin adamlığınıza!

Bu halle mi Sırat Köprüsü’nden geçecek bu insanlık? Alnımıza sürülen insanlığın simsiyah bu lekesiyle Peygamberinin kapısını böyle mi çalacak bu Müslümanlık?

Ey insanlık! Lütfen söylermisin bana;

Bir tek cevap istiyorum seden.

Bu çocuklar hangi suçtan öldürülüyorlar?

Var mı buna bir cevabın?

Varsa bir an önce ver cevabını!

Yok, eğer yoksa bir cevabın, o halde ayağa kalk ey insanlık!

Kolları, bacakları vücutlarından ayrılmış kömür gibi yanmış yavrucakların bedenleri için kalk ayağa!.

İnanın fena oluyorum!

Oluyorum ve her şeye rağmen, yıkık camilerde namazlar kılan ve Kur’an okuyan Filistinlileri görüyorum. Ve gördükçe gözlerimden yaşlar boşalıyor ve dua ediyordum, “Allah’ım görünmeyen yerlerden yeryüzüne Hz. Hamzalarını bir kez daha gönder! Biz koruyamıyoruz, sen o yavruları koru yarabbi!”

Ve çocukları bile terörist görerek insanlık suçu işleyip, insan kanıyla beslenen eyy BARBAR zihniyet. Şunu bilki; bir tek çocuğun, bir damla kanının hesabını dahi veremeyeceksin ahirette. Bu şehidler varsın şahadetin bereketi olsun, selam Filistin’e olsun, lanet İsrail’e, eyvah ise insanlığa.

Dualarımız Filistin için.

Vesselam,