Olaylar ve insanlar sular seller gibi akıp giderken, bir ırmağın kenarında oturmuş suya arada bir küçük taşlar atan çocuklar gibiyiz.
Etrafta biraz yeşillik ve birkaç güzel kuş ve üstüne de berrak bir suyun akışı varsa, hayallere dalmamız işten bile değil.
Arada bir aramızdan delikanlılar çıkıp samimiyetle gerçeği itiraf etse de hemen her fikrimizde, zikrimizde ve hayallerimizde biz haklı ve temiz çıkıyoruz. Nasıl beceriyorsa beynimiz yahut nasıl bir vesvese veriyorsa şeytanımız ve nasıl bir kıvrak yılan gibi çıkıyorsa işin içinden nefsimiz, sonunda temiz kalan hep biz oluyoruz. Suçlar ve eksiklikler nedense üstümüze yapışmıyor. Hem biz de pek yakıştıramıyoruz zaten, kendimiz gibi pırlanta birinin böyle basit veballer altına girme ihtimali de olmaz ya canım!
Olsa olsa şartlar gereği ufak tefek yanılgılar yaşamışızdır yoksa bilerek hata eder miyiz biz hiç?
Hatta sadece biz değil bizim beğendiklerimiz, seçtiklerimiz ve desteklediklerimiz de kusursuzdur. Aksi halde onları seçip desteklemekle suça ortak olmuş olma ihtimalimiz var ki, bunu da tabii ki gururumuza yediremeyeceğimiz için tek açıklama, yine bizim doğru alemin yanlış olduğu ama henüz gerçeğin anlaşılmadığıdır.
Namazlarımız aksıyorsa da nefsimiz temizdir, biz bir şekilde onu mazur gösterir temize çıkartırız. Bu ve benzeri her ne günah sadır olduysa bizden muhakkak bir açıklaması, bir sebebi, bir savunması vardır. Yoksa ne işimiz olur hatayla bizim?
Birilerinin kalbini kırdıysak kesin o yanlış anlamıştır bizi ya da doğru ise de kesin o başlatmıştır tartışmayı. Yoksa bizden öyle kardeşlik hukukunu sarsacak edepsizlikler hasıl olur mu hiç?
Bir yerlerde müdahil olmamız gereken bir kavga yahut savaş yoktur. Uzaklarda ya da yakınlarda zulme uğrayan, katliamdan geçirilen ve kardeş bildiğimiz halkların yardımına koşmak devletlerin işidir. Biz hayatımıza normal devam edebiliriz. Bizlik bir durum olsa zaten gerekeni yapardık. Yapmıyorsak yok demektir.
Camiler boşsa, neslimiz sapıtıyor ve halkımız dinden uzaklaşıyorsa bunda bizim bir kabahatimiz olabilir mi? Olsa olsa devlet yöneticilerinin veya cami hocalarının suçudur bu.
Herkes ve her şey birilerinin sorumluluğundadır. Biz gerekeni yapmışızdır, sırada başkaları vardır hep.
Bir de ayrıca bizim hocalarımız var. Çok etkili ve güzel konuşuyorlar. Gereken her şeyi söylüyorlar. Salonlarda onlar konuşurken içimiz bir rahatlıyor sormayın gitsin. Bizden başka herkesi sorumlu ve suçlu ilan ettikleri sürece sorun yok bizim için. Hocaların görevi bundan ibaret değil mi? Daha ne yapsın adamlar?
Devlet başkanları ordularını yürütsün, aleme nizam versin, ortam müsait olunca biz gider Filistin künefesinin tadına bakar, birkaç dolar ekonomilerine katkıda bulunuruz, daha ne olsun?
Ha pardon ama Doğu Türkistan denen yer nerede acaba? Yolu var mı oraların? Yapay zekalı harita uygulamaları Gazze’ye giden yolu gösteremiyor ama acaba Doğu Türkistan’ın yolunu gösterirler mi? Sahi orda ne oluyor? Bizlik bir durum mu var? Neden bazı insanlar bir de orayı gündem ederek ağzımızın tadını kaçırıyorlar. Çin malı ucuz hem!
Bakın oysa biz; Afganistan Rusya tarafından işgal edildi ve soykırımdan geçirildi, bir şekilde atlattık bu travmayı. Hem zaten fazla görüntü de yoktu, kolay oldu.
Sonra Çeçenistan dediler, dualar ettik. Moro dediler, yine dualar ettik. Yetti mi bilmeyiz ama elimizden gelen bu kadardı işte.
Bosna’da soykırım yaptılar. Unutulursa tekrarlanır dedik ve unutmadık ama Irak’ta tekrarlandı, Suriye’de tekrarlandı. Mısır’da bir meydanda katledilen binlerce masum Müslüman yahut Yemen’in açlıktan ölen çocukları bizi aşıyor zaten, elden ne gelir. Biraz üzülüp biraz da dua ederek tüm görevlerimizi yerine getirmiş oluyoruz.
Hem Allah(cc) bize gücümüzün yetmeyeceğini yüklememeyi garanti etmişti. Biz tartmadık gücümüzü ama biliyoruz işte, hiçbir şeye gücümüz yetmez bizim! Hep çaresiz ve aciz, ezilmiş kitleleriz. ABD ve AB gibi yarı tanrısal güçlere, Rusya ve Çin gibi bu malum yarı tanrının sol ellerine herhalde bizim gücümüz yetmez!
Ha arada onları yenenler varsa da kesin bu onların bir planıdır yoksa aksi imkânsız yani! Namazlara Allahu Ekber diye başlıyor olabiliriz ama orası namaz burası dünyanın gerçekleri. Namazda büyük olan Allah(cc) namaz dışında büyüklüğü ve rabliği İsrail kontrolündeki dünya tanrılarına bırakmış olabilir mi? (Haşa ve kella!)
Hem zamanında bazı ümmetler de peygamberlerine biz aciziz sen git Rabbinle bu işi çöz demişlerdi. Biz de desek ne olur ki?
"Ey Musa! Onlar orada bulundukları sürece biz asla oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidip çarpışın, biz şurada oturuyoruz" dediler. (Maide 24)
Bu ayete göre bunu diyenler lanetlenmiş Yahudiler oluyor ve yine malum ve meşhur hadise göre biz de aynısını söyleyerek adım adım onların yoluna uymuş oluyoruz ama bize geçerli olmaz ki o tehditler. Hepsi Ehli Kitap için, bize bir şey yok!
Tamam biz nefislerimizi temize çıkarıyoruz ama ne yapalım canım? Peygamber miyiz biz? Sadece cennette onlarla yan yana sefa sürmek istiyoruz.
Allah’ın Resulü Muhammed(sas)’i çok seviyoruz ama dünyada başımıza bir iş gelmesini de istemiyoruz. İman ediyoruz ama bunu ispat etmek istemiyoruz. Hiçbir hastalık, bela bize gelmesin. Biz huzur içinde bir tür yarı cennet dünyada yaşayalım ama ahirette de cennetlik olalım ve dünyada belalara duçar oldukları için cennetlik olanlarla aynı cenneti paylaşalım.
“Ben nefsimi temize çıkaramam. Çünkü gerçekten nefis, Rabbimin kendisini esirgediği dışında var gücüyle kötülüğü emredendir. Şüphesiz benim Rabbim bağışlayandır, esirgeyendir.” (Yusuf 53)
Yusuf(a) bir peygamberdi ama o nefsini temize çıkarmaya cesaret edemiyordu. Biz maazallah ondan daha eminiz kendimizden!
Hem haftada bir hocalar Cuma geceleri toplu tövbe ettiriyorlar ve biz de amin diyoruz, biraz dediklerini anlamasak da herhalde iyi bir şeyler söylüyorlardır. Yok canım bunun kiliselerde haftada bir papaz eşliğinde günah çıkartan Hristiyanlarla ne ilgisi olabilir?
Ayrıca en iyi ve en güzel Müslümanlık bizim ülkemizde yaşanıyor. Dünyanın geri kalanı bir acayip. Ne oldukları belli değil? Biz her kandil camileri dolduruyoruz görüyor musunuz? Hangi İslam ülkesinde var böyle bir muhteşem manzara?
Liste uzayıp gidiyor ve günün sonunda kazanan hep biz oluyoruz. Bizden iyisi yok ki zaten!
Bu nasıl oluyor?
Nasıl oluyor da bildiğimiz ve bilmediğimiz iyilerin, salihlerin, mücahitlerin ve şehitlerin geçtiği yollardan geçmeden sonumuz onlarla aynı yere çıkıyor? Nasıl bu kadar eminiz sonumuzdan? Nasıl içimize siniyor bu? Nasıl bu kadar kolay cennetlik olduk biz?
Kendimizi kandırmış olabilir miyiz? Müslümanlık iddiamız acaba ne kadar gerçek ve ne kadar makbul bu dinin sahibinin katında?
Ehli Kitap statüsü Yahudiler, Hristiyanlar kadar Müslümanlar için de geçerli olabilir mi?
Sahi nefislerimizi temize çıkartacaktık değil mi? Tamam işte ben de bunları size yazarak kendimi temize çıkartıyorum. Siz de neler yaparak ve düşünerek nefislerinizi temize çıkarttığınızı kendini bulun artık. Her şeyi devletten beklemeyin!