Tüm propagandalara, medya gücüne, yetkili borazanlarına rağmen başaramıyorlar, izzet ve şerefin Kur’an’a iman edenlere ait olduğu her vesileyle ortaya çıkıyor ve bu onları daha da kudurtuyor. Her şeye rağmen moral üstünlüğü hala Hamas’ta, Gazzelilerde!
Kurşunların üstüne yürüyen bir halkı esir alamazsınız! Öldürebilirsiniz ama esir alamazsınız!
Gazze için sözün bittiği yer denen nokta bilmem kaçıncı kez geçildi. Utanacak yüzü ya da uyacak herhangi bir değeri olmayan batılıların ve uzatacak eli ya da masaya vuracak yumruğu olmayan bizimkilerin hali ortada. Bize büyük bir utanç kaldı. Allah(cc) sonumuzu hayreylesin.
“Size bir yara dokunduysa karşı topluluğa da benzer bir yara dokundu. Allah'ın gerçekten iman etmiş olanları ortaya çıkarması ve aranızdan şehitler edinmesi için bu günleri böyle aranızda döndürürüz. Allah zalimleri sevmez.” (Ali İmran 140)
Gazze küçük bir yer olmadığını, kahramanlarının sayısının az olmadığını biz dahil bütün dünyaya gösteriyor. Sonunda görece yenilseler de yok edilemeyecekler ve boyun eğmeyecekler, kıyamet savaşına kadar. Onlarla aynı safta olmak hüzünlerine ve sevinçlerine ortak olmak şereftir!
Gazze’nin aslanları sırtlanları parçalıyor. Kara harekâtı siyonist vahşiler için felakete dönüşüyor biiznillah.
Herkes Allah’a sunacağı en hayırlı ameli ile dua etsin. En azından melekler aynı safta olduğumuza şahit olsunlar. Sesimizin yettiği yere kadar bağırmaya, elimizin erdiği noktaya kadar uzanmaya mecburuz. Bu bizim İslamlık vazifemiz olduğu kadar, dünya hayatının en keskin imtihanı olan hak ile batıl arasında tercih yapma meselesidir.
Ya mazlumdan yanasınızdır ya da zalim! Ortası yok bunun.
Kim cihadı eliyle desteklerse ona izzetten pay vardır. Kim cihadı diliyle desteklerse ona izzetten pay vardır. Kim gönülden dua ile cihadı desteklerse ona izzetten pay vardır.
Nasibinizi almak için her fırsatı değerlendirin, cennete yol alan kervana bir şekilde katılın.
Hem sosyal hem de görsel medyada Filistinli mazlumların yaşadıkları acıları gösterme maksadıyla yayınlanan görüntülerde titizlik gerekiyor. Düşmanın gördüğünde sevineceği halleri lütfen yaymayın, yayınlamayın. Herkes gerekeni gördü. Sadece dirayetli ve şecaatli görüntüleri yayın.
Boykot ise bir seçim değil bizim için zorunluluktur. Bu konuda tüm zamanlara yayılan bir duruşa sahip olmak durumundayız zira hiç bitmemiş bir kavganın tam ortasındayız. Yarın Gazze’de ateşkes olduğunda da bizim boykota devam etmemiz gerekiyor. Bunu bir yaşam tarzı olarak benimsemek tek çıkar yol!
Neyi ve nasıl boykot etmeli sorusunun cevabı olarak sosyal medyada dolaşan pek çok liste var. En doğrularını esas alarak yola devam etmeliyiz. Hassasiyetimizin hangi seviyede olması gerektiğine tarihten müstesna bir örnekle anlatmaya çalışayım.
Şam'da Melik Salih İmaduddin İsmail, haçlılarla anlaşma yaparak Sakif, Sayda, Safd ve bazı kaleleri onlara bıraktığında aynı şekilde Haçlıların Şam'a girip silah almalarına da izin verilince İzzeddin bin Abdisselam silah satışının haram olduğuna hükmedip yapılanın haram olduğunu sultanın yüzüne haykırdı. Bununla da yetinmeyen İzzeddin bin Abdisselam esnafı gezerek şöyle bir fetva verdi:
"Bugünden sonra topraklarımıza girip çıkan Haçlılara hiçbir şey satılmayacak ve hiçbir şey alınmayacaktır." Hatta kılıç üreten esnafa giderek özellikle onlara Haçlılar için kılıç yapmanın ve satmanın haram olduğu fetvasını verdi ve bu hususa dikkat etmeleri gerektiğini telkininde bulundu. Buna riayet etmedikleri taktirde Allah katında zulme ortak olmaktan ötürü zalim olacaklarını açıkça beyan etti.
Aynı günlerde bir terzi, "Ey Şeyh, Haçlılar bana elbise diktirmeye geliyorlar. Ben Haçlılara elbise dikersem zulme ortak olur muyum?" diye sordu. İzzeddin bin Abdisselam'ın cevabı keskindi:
"Hayır, sen zulümlerine ortak olmazsın, sana iğne iplik satan zulme ortak olur, sen zalimin ta kendisi olursun." (Nüveyri)