Biz Müslümanlar hayatın her alanında, sevinç ve hüzünleri ya da kar ve zararları sadece dünya temelli bakmayanlar olarak; Ramazan ayının bitmesi ile artık farz olan oruç ibadetinin sona ermesi ve kendimiz için affedilenlerden olma umudumuz nedeni ile bayram ediyoruz.
Hatta daha da açık ifadesi ve sırrı ile, hiçbir sebep olmaksızın da sadece Alemlere rahmet Muhammed(sas) Ramazan ayı bitiminde bize bayram ilan ettiği için bayram eder ve hikmetini bilmeden de seviniriz.
Tıpkı Ömer bin Hattab(r.a.)’ın kendilerini ağlarken bulduğunda, Rasulullah(sas) ve sadık dostu Ebu Bekir(r.a.)’a söylediği gibi: “Sizi ağlatan sebebi söylerseniz ben de ona ağlayayım, söylemeseniz de zaten siz ağladığınız için ben ağlayacağım.”
Biz sebepsiz sevinçlerin ve nedensiz hüzünlerin paylaşılabildiği ümmetiz. Sorgulamadan ortak olunacak çok şeyimiz vardır bizim…
Ne ki; üzüntülerin sosyal medyadan ve haber servisleri üzerinden çok hızlı ve anında ve tam zamanlı olarak paylaşıldığı çağımızda, sevinçler konusunda bu kadar hızlı ve hassas değiliz. Hele bayram olunca mesele, gününü bile tutturmayı başaramıyoruz!
“Orucunuz hepinizin oruç tuttuğu gün, Ramazan/Fıtr Bayramı hepinizin bayram ettiği gün ve Kurban Bayramı da hepinizin kurban kestiği gündür.” (Tirmizi, İbn Mace)
Bu hadisten mefhumu muhalif olarak anladığım; hepimizin birlikte idrak edemediği günün gerçek bir bayram olmayacağı ve gerçekten sevinçlerin çoğalıp paylaşılamayacağı oldu, maalesef.
Coğrafyamızın farklı siyasi sınırlarında farklı günlerde ilan edilen bayram günleri, aslında halimizin de en net işareti gibi duruyor. Birlikte sevinemiyoruz, birlikte üzülemediğimiz gibi.
Daha doğrusunu itiraf edelim; birlikte değiliz!
Kendi küçük gruplarımızda oyalanıp duruyoruz. Sonra topluluklarımız, devletlerimiz ve ittifaklarımız geliyor. Sıra ümmete geldiğinde zaten bütün enerjimiz ve aksiyonumuz tükenmiş olduğundan, lafta kalan bir ümmet olarak, tarih sahnesinden kenara çekiliyoruz.
Bu bayramların, en azından bu sıkıntımızın farkında olduğumuz ve birlikte olabilmek için, Müslümanları sevmek ve aramızdaki ihtilaf ve farklılıklara rağmen kardeş olmak için bir vesile olması gerektiğini hepimiz çok iyi biliyoruz.
Dünya hayatı çok kısa; hasetlikler, kinler ve düşmanlıklar için çok daha kısa, Müslümanlara garez beslemek için çok çok daha kısa…
Her şeye rağmen Allah(cc) bugüne bize sevinç vesilesi kıldı. Biz kendimizden emin olmasak da O(cc) bize umut verdi. Cehennemden azat olunmuş gibi sevineceğiz, affedilmiş ve hatta günahları sevaplara dönüştürülmüş olanlardanız diye bayram edeceğiz.
Farklı günlerde olsa da aynı bayram bize de uğrayacak. Zamanı durdurabilecek bir güç yoktur. O devran edecek ve Kadir-i Mutlak olanın tayin ettiği noktalarda, hüzün ve sevinçler yaşanacak.
Allah(cc) bizi sevinçlerden mahrum etmesin.
Bayramımızın mübarek olması, bereketler ve kurtuluşlar umudu olması dileklerimle…