<p>İçinde bulunduğumuz hafta “Vakıflar Haftası”. Bizde bu vesile ile tarihten günümüze vakıflarla ilgili bilgilerimizi paylaşalım istedik.</p>
<p>Vakıf; Arapça kökenli bir kelime olup “bir şeyi daimî olarak durdurmak, sabitlemek” manasındadır, geniş anlamda ise “bir malı özel mülkiyetten çıkarıp, çıkarlarını sonsuza kadar bir hayır işine ayırarak saklamak” demekdir.</p>
<p>Vakıflar, Peygamber efendimiz ve onun güzide Ashâb-ı ile vücut bulmuş, Selçuklularla devam etmiş ve Osmanlı döneminde zirve yapmış hayır kuruluşlarıdır.</p>
<p>Tarihe baktığımızda, Ümmetin hizmetine sayısız hayır müesseseleri sunduklarını görürüz. Bunlar;</p>
<p>Camiler, Medreseler, Darüşşafakalar, Yetimhaneler, Güçsüzleri koruma yurtları, Kervansaraylar, Tersaneler, Yollar, Köprüler, Hanlar, Hamamlar...</p>
<p>Atalarımız bu hayırlı işleri yapmakla kalmayıp, onları ayakta tutacak, devamlarını sağlayacak, harap olup yıkılmalarını önleyecek tedbirleri de almışlardır. Bu suretle muazzam bir “Vakıf Müessesesi” oluşmuştur.</p>
<p>Bunların yanında sadece şehirlerde fakir fukara için icat edilen “sadaka taşları”, dükkanlara giderek veresiye yazdıranların borçlarını sildikleri “zimem defterleri” gibi günümüzde unuttuklarımız yanında sebiller, kuyular, aşevleri ile vakfın bu toplumun her alanına ulaştığını görüyoruz.</p>
<p>Bugün Anadolu köylerini gezdiğimizde yol üzerindeki meyve ağaçlarının yolculara vakfedildiğini, köylerde köy odaları, evlerde hariciye adı verilen misafir odaları ile hizmete devam ettiklerine şahit oluruz.</p>
<p>Bunlar adı konmamış, hukukî nitelik kazanmamış vakıflarımızdır.</p>
<p>Vakfın sadece bir malın ve mülkün ümmetin hizmetine sunmak olmadığını; gücü, kuvveti, zamanı ve canı ile kendini de vakfedenlerin olduğunu görüyoruz.</p>
<p>Bunlara ömürlerini bir medreseye, bir aşevine, bir hastaneye, velhasıl topluma yararlı bir işe vakfeden ‘Vakıf İnsanları’ denmektedir. Vakıf insanı, bütün yaşamını kendisinin değil insanların faydasına ayırmış, sadece insanlara hizmet için yaşayan insandır.</p>
<p>Osmanlı da hem toplum bir vakıf toplumu, hem de insan bir vakıf insanı idi.</p>
<p>Biz de bugünün zor şartlarını göz önünde bulundurarak, yoksulu garibanı yetimi muhaciri ve dahi tüm ihtiyaç sahiplerini birkaç hayır severin insafına bırakmadan vakıf müesselerine teslim etmemiz gerekiyor.</p>
<p>Bu amaçla vakıfları yeniden canlandırmalı, onlara tekrar eski güç ve kuvvetini vermeliyiz.</p>
<p>Devlet desteği ve kontrolü İle Vakıflar, tekrar eski güçlü ve toplumda her haneye uzanan geniş yapısını tesis etmelidir...</p>