Dün Yeni Adım Derneği’nden arkadaşlar Fırat Kalkanı Bölgesine götürmüş oldukları 8 TIR Kömür’ü ihtiyaç sahiplerine dağıtmak için El-Bab’a gitmişlerdi.
Dağıtımlar uzayınca geceyi orada geçirmek zorunda kalmışlar.
Sabah beni yarı ağlamaklı bir ses tonuyla arayanFeyzullah Kıyak kardeş, “Abi biliyor musun, biz gece soğuktan dolayı sabaha kadar uyuyamadık” dedi.
Bu haber ile beraber Suriye’de 10 yıla aşkındır çadırlarda yaşayan çocukların geceleri soğuktan dolayı uyuyamadıklarını öğrenmiş olduk.
Hatta bazı babaların uyuyabilen çocuklarını, donabilir endişesiyle sabaha kadar başlarında nöbet tuttuğunu.
Bazen de donma tehlikesi yüzünden çocuklarını kaldırıp dışarı çıkardıklarını
Ah dünya!
Küçük çocukların soğuktan uyuyamadığı bir dünyada biz neyi konuşacağız.
Dahası ben neyi yazacağım.
Biz zannediyoruz ki, kömür gönderince mesele bitiyor.
Oysa orada tam 10 yıldır insanlar soğuk ve karlı kış günlerinde bu derme çatma çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor.
Yani çadırlar ısınmıyor.
Sabah kadar soba yansa dahi ısınmıyor.
Dahası sobanın sabaha kadar yanma ihtimali de yok.
Çünkü o kadar kömür yok.
Bu sadece kömür için değil, diğer ihtiyaçlar için de böyle.
Büyük bir dram yaşanıyor Suriye’de.
Büyük bir acı ve sefalet.
Ve bu drama Türkiye’nin dışında neredeyse tüm dünya seyirci kalıyor.
Dedim ya böyle bir dünya düzeni içinde ne yazacağım ki.
En iyisi ben susayım.