Son bir haftadır Davet Kardeşlik Vakfı Gaziantep şubemizin “Mevlidi Nebi” etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen “Resulullah (sav) ve Gençlik” başlıklı birkaç konferansa katıldım. Konu peygamber Efendimiz (sav) olunca, her zamanki gibi coşku ve heyecan dolu anlar yaşandı ve yaşanmaya da devam ediyor. Önemine binaen bu konuda bazı duygularımı siz okuyucu kardeşlerimle de paylaşayım.
Resulullah'ın (sav) hayatından yaşlı genç, kadın erkek her birimizin her zaman alacağımız çok dersler var elbette. Ancak bu vesileyle gençliğin özel olarak gündeme gelmesi ayrıca manidardır. Zira neslimiz, futbolcu, şarkıcı, artistleri, neredeyse; yeme içmeleri, hobileri, fobileri ve hatta giydikleri iç çamaşırlarına kadar biliyor. Kafalarını bir sürü abur cuburla dolduruyor. Ama Resulullah (sav) ve ashabın tanımıyor. Onların bize bıraktıkları yüce dava mirasından habersiz... Ne acı…
Hâlbuki bu iletişim ve teknoloji çağında, çok büyük imkânlarla ve çok daha kolay olarak gençliğimize, evlatlarımıza, çevremize tüm manevi değerlerimizi kısa zamanda öğretebiliriz. Özellikle gençlik önemlidir. Zira gençlik, bir toplumun sadece bugünü değil, yarını, geleceği, hatta dünya ve ahiretidir. Dolayısıyla gençliğimizi kendi özgün değerlerimizle eğitip terbiye etmek toplum ve ümmet olarak en öncelikli görevlerimizdendir.
Gençlik, insan ömrünün en verimli çağıdır. Hareket, aksiyon, heyecan, güç, kuvvet kısaca birçok mevhibe ve hasletler, gençlikte mevcuttur. İnsan bu devrede azami kapasitesini kullanabilir. Gençlik, insan hayatının en verimli, en bereketli çağı olduğu gibi aynı zamanda en riskli ve en kritik anıdır. Bu dönemde insan hayırda da, şerde de büyük mesafeler alabilir.
Gençlik, duygu ve kabiliyetlerin, enerjinin doruk noktaya ulaştığı bir zamandır. Bunları dizginlemek, kanalize etmek, tam kapasiteyle çalışmak insana çok şeyler kazandırır. Tabi bunu hayra çalıştırma oranında kişi ecir kazanır, ahiretine sermaye hazırlamış olur. Dünyada ahiret, izzet şeref ve saadet kazanır. Ama tam tersine şerre kullanırsa, dünya rezil, ukbada zelil olur.
60-70 yaşlarında yaşlı bir insana, dün öğle yemeğinde ne yedin diye sorsanız, ya cevap veremez, ya da epey düşünmesi gerekir. Ama aynı adama, “bize çocukluk, gençlik anılarını anlatır mısınız” deseniz, size saatler, hatta günlerce anlatır da bitiremez. Resulullah (sav) bu konuya ne güzel de işaret buyurmuşlardır. ““Çocukken öğrenilen ilim taşa nakşetmek / yazı kazımak gibidir. Yaşlıyken öğrenilen ilim ise suya yazmak gibidir.” (Camiu’s-sağir, 1/254; Kenzu’l-Ummal, H. No: 2759, Mecmau’z-Zevaid, 1/125)
Peygamberimiz (sav) Efendimiz gençliğe ve gençlerin yetişmesine çok büyük önem vermiştir. Çünkü peygamberliğinin ilk yıllarından itibaren yanında gençleri bulmuş, birçok yaşlılar İslam’a şiddetle karşı çıkarlarken, gençler Müslüman olmuş ve İslam’a destek vermiş, bu gençlerin çoğu, zengin ve itibarlı ailelerini terk ederek, büyük çileler pahasına Hz. Peygamber’in (sav) yanında yer almışlardır.
Gençlikle ilgili bazı nebevi müjdeler:
Enes (ra) rivayet ediyor: “Küçüklüğünden beri Allah’a, çokça kulluk eden gencin, yaşı ilerledikten sonra çokça kulluk etmeye başlayan ihtiyara üstünlüğü, peygamberlerin diğer insanlara olan üstünlüğü gibidir.” (Deylemi, Müsned-ül Firdevsi)
Talha bin Ubeydullah (ra) rivayet ediyor: Resulullah (sav) buyurdular ki; “Allah ibadete düşkün gençle, meleklere karşı iftihar ederek şöyle buyurur.” “Kuluma bakın, benim rızam için nefsani isteklerini terk etmiştir”. (Müsned-ül Firdevsi, Deylemi)
İbni Ömer (ra)’den “Allah (cc) gençliğini Allah’a itaat yolunda geçiren genci sever.” (Ebu Nuaym- Hilye)
Ukbe bin Amr (ra) rivayet ediyor: “Allah(cc) kötülüğe iltifat etmeyen genci emsallerine üstün tutar” (İ. Ahmed, Müsned) “Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle.” (İbrahim 14/40) Mevla’m nesillerimizi Salihlerden eylesin âmin… Subhaneke... Bi-hamdike... Esteğfiruke...