Bizleri bir ramazan bayramına daha kavuşturduğu için, yüce rabbimize şükürler olsun. Tüm islam aleminin Ramazan bayramını kutluyorum, her müslüman kardeşimizin sağlık, sıhhat ve barış içerisinde bir yaşam sürmesini yüce Allahtan diliyorum.

Ülkemizde insanımız erişkin yaşa geldikten sonra, ortalama 50-60 civarı ramazan ayına, kadir gecesine ve ramazan bayramına kavuşuyor. Bu kıymetli ay eğer oruçla, kuranla, namazla, zekatla ve yardım faaliyetleriyle değerlendirilmezse, bu bayram hakedilmemiş olur.

Eskiler, altının kıymetini sarraf bilir derler. Ramazan ayının ve ramazan bayramının kıymetini de, islami hassasiyetleri olan, ibadeti seven ve cennete reyyan kapısından girerek rabbine kavuşmayı isteyenler bilirler.

Bakara suresi 45. Ayette; Allahu teala; “Sabrederek ve namaz kılarak, Allahtan yardım dileyin. Şüphesiz namaz, Allaha derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir” buyuruyor.

İbadetlerin geneli öyledir. Eğer gerçek şuura erişilmemişse, ramazan ayında tervih namazı kılmak, onyedi saat oruç tutmak ve genellikle bu ayda verilen zekat vermekte, anlaşılamadığından insan nefsine ağır gelir.

Burada islami şuura sahip müslümanları kutlamak gerekiyor. Bir ay boyunca bu ibadetlerin, bir adım daha ilerisine giderek fakirleri gözetlediler, onların ihtiyaçlarını kendilerine görev bilerek, onların nefislerini kendi nefislerinden önde tuttular. Belki de bu ayda onları en çok mutlu eden bu yardımda bulunmalarıydı. Allah onlardan razı olsun.

Bizim çocukluğumuzda ramazan ayı, yine yaza denk gelmişti. Hatırlıyorumda büyüklerimiz, o sıcak günlerde, bizleri oruç tutmaya alıştırmak için, fakirlik olmasına rağmen, her istediğimizi almaya çalışırlardı.

Hatta bir defasında rahmetli ninem, beni sırtına alıp gezdirerek ödüllendirmiş, Komşumuz pahalı olan, bizim alamadığımız bir tatlı ikram etmiş, Babamda piknik alanında iftar yaptırarak tüm aileyi sevindirmişti. O günleri, hafızamda tatlı bir anı olarak, her ramazan ayında hatırlıyorum.

BAYRAMI TATİL OLARAK GÖRMEMELİYİZ

Ramazan bayramında, eşimiz dostumuzla beraber olmak ve kutlamak yerine tatil beldelerine gitmek, bayramın ruhuna aykırıdır. Bu bayramların kıymeti bilinmeli ve hem bayramların hakkını verebilmek, hem de çocuklarımıza örnek olabilmek için, bayramlar İslami hassasiyete uygun geçirilmelidir.

Bayram hutbesinde hocalarımızın özellikle bu konuya değinmeleri çok isabetli oldu. Fakat bayramı tatile çevirenler zaten tatil beldelerine, bayram öncesinde çoktan gitmişlerdi.

İnsanların tatil ihtiyaçları olabilir, imkânı müsait olanlar için, tatil olmalıdır da, fakat bu bayramda olmamalı, başka uygun bir zaman seçilmelidir.

BAYRAM ZİYARETLERİ

Peygamber efendimiz (s.a.v) Bir hadisi şerifinde “Her kim rızkının bol olmasını ve ömrünün uzun olmasını istiyorsa, (sıla-i rahim yapsın) akrabalarını görüp gözetsin.” buyurmaktadır. (Buhari edep)

Bayramlar büyükleri ziyaret ederek onların, ellerini öperek, hatırlarını sorarak ve dualarını alarak geçirilmelidir. Son zamanlarda akraba ziyaretleri (sıla-i rahim) unutulmaya yüz tuttu. Bayramlar bunun için en güzel fırsatlardır.

Ramazan bereketli bir aydır. Hem maddi, hem de manevi yönü çok fazladır. Bu güzellikleri kaçırmayalım. Ne mutlu bu güzelliklerin farkına varanlara, bu güzelliklere ulaşanlara. Dua ile