<p>Alimler, akaid konusunda her Müslüman’ın ne kadar bilgiyle sorumlu olduğu konusunda iki görüş ortaya koymuşlardır.</p>
<ol><li>Her mükellefin Peygamberin getirdiklerine genel ve öz olarak inanması farzdır. Bunlar kısaca amentu olarak nitelendirilmiştir. Bunun dışında Resulullah’ın genel olarak haber verdiklerini kabul etmek, yasaklarından sakınmaktır. Buna icmail iman denir.</li>
<li>Resulullahtan gelen haberleri detaylı bir şekilde bilmek ise farzı kifayedir. Yani sadece alimlerin bilmesi yeterlidir. Sıradan halkın bilmesi gerekmez. Yani belli bir ilmi birikime sahip olanların delilleriyle birlikte bu ilmi bilmeleri üzerlerinde vaciptir. Bu kategoriye, alimler, müftüler, hakimler girer. İlmi kariyerleri yeterli olmadığı için bu bilgileri anlayamayacak durumda olanların üzerinde detaylı bir şekilde ve delilleriyle bilmesi vacip değildir.. Bir diğer nokta da ihtiyaç meselesidir. Yani akidedeki bazı konuları detaylı bilmesini gerektirecek bir ihtiyaç doğmuşsa üzerinde vaciptir. Buna örnek, yurt dışında gayri Müslimlerle birlikte yaşayan ve inanç konusunda onların saldırılarıyla karşılaşan bir Müslüman’ın onların saldırılarına karşı kendi inancını koruyacak kadar bilgileri öğrenmesi gerekir. Ayrıca Resulullah’ın getirdiği haberlerden ihtiyaç hasıl oldukça öğrenmesi ona farzdır. Mesela Hacca giden bir insanın hac bilgilerini, ticaret yapıyorsa ticaret ile ilgili bilgileri, zekata giren malı varsa zekatla ilgili bilgileri bilmek de onun için farzdır. İhtiyaçtan fazla öğrenmek farzı kifayedir.</li>
</ol><p>İslam ve Sorumluluk Alanlarımız</p>
<p>İslam bireysel sorumluluk yükleyen bir dindir. Sadece ilim adamlarının, din adamlarının ve şeyhlerin yaşayıp da diğerlerinin üzerinden sorumluluğun kalktığı ruhban/mistik bir din değildir. Örnek alacaksanız Resulullah'ı örnek almanız yeterlidir... Başkasına bakarak kendinizi ve dininizi konumlandırmayın... yoksa pusulanızı yitirirsiniz.</p>
<p>Kimsenin elinde sihirli değnek, olağanüstü güç yoktur. Bu dinin Resulü bile Mekke'de 13 yıl boyunca sadece anlattı, tebliğ etti ve savaşlarda yaralandı...</p>
<p>İslam, hem bu dünyayı ve hem öbür dünyayı kurtarma iddiasında bulunan bir dindir. Bir tarafa yüklenirken diğer tarafı ihmal etmemeyi emreder... 'hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi ahirete' çalışmayı tavsiye eder. Ama biz bu ihtarları unuttuk. Tek kutuplu ve tek yönlü beslenmeyi tercih ettik. Bu da bizim hem bu dünyamızı ve hem öbür dünyamızı kararttı... Pusulasını yitirmiş bir gemi gibi okyanusta yalpalayıp duruyoruz...</p>
<p>Kurtarıcı bekliyorsanız kurtarıcı zaten 1400 yıl önce geldi. Size düşen onun sünnetinden ve getirdiği kitabın yolundan gitmektir.</p>