Türkiye sadece 784 bin kilometre kareden ibaret oldunu mu zannediyorsunuz?

Eğer Öyle iseniz, çok büyük yanılgı içerisindesiniz.

 

Çünkü;

Öyle bir devlet düşünün ki Ümmetin bayraktarlığını 624 yıl şerefle dalgalandırmış

İ’lây-i Kelimetüllah davası adına hiçbir fedakârlıktan kaçınmamış.

Cihad kavramını önce gönüller fethederek yapılacağını aleme ilan etmiş,

Ayak bastığı hiçbir toprağı sömürmemiş,

Kendi dilini zorla öğretmeye kalkmamış,

Hiçbir zaman kendini üstün ırk olarak tanımlamamış,

Mekke ve Medine’nin Hizmetkârlığı sıfatıyla kendini şerefli addetmiş

Mazlum coğrafyanın her zaman sesi ve hamisi olmuş,

Bu bağlamda dünyada 34 ülkede 76 şehitliği bulunan Dünya Devletinin

Sorumlulukları omuzlarımızda.

Kadim kültürümüzün bizlere bıraktığı hamilik vazifemiz tekrar boynumuzda bir vebal.

Somali’ye en çok yardım yapan ülke olmamız,

Arakan’ın sesi olmamız,

Suriye’de halk tarafında olmamız,

Filistin davasını dünyaya duyurmamız,

Bosna’nın kardeşliğini bilmemiz,

Keşmir’de Müslümanlara sahip çıkmamız,,

Dünya 5’ten büyüktür çıkışımız,

 

Gösteriyor ki;

Biz daracık coğrafyalara sığmayız, sığmayacağız.

Sınırları kalem ile çizilen değil, Gönül ile belirlenen, 

Bir devletin, bir davanın sorumluluğu üzerimizde.

Dava bu kadar büyük!

 

Üstadın değimi ile;

“Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor.

İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor.

O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum.

Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış;

Ne ehemmiyeti var?

O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi?

Dar düşünceler, dar görüşler!”

 

Biz de ilan ediyoruz;

Davamız Büyük, Hedefimiz Büyük, Şiarımı Büyük.

Bizleri dar görüşlerine hapsetmeye çalışanlar!

Zincirinden boşalmış gibiyiz.

 

Geliyoruz.

Biliyoruz ki korkuyorsunuz.

Korkmayın, TİTREYİN…