Geçtiğimiz günlerde, Milli Eğitim Bakanlığında görevli bir dostumuzla “Ahlaki yozlaşma” ve Milli değerlerimizin asimile olmasıyla ilgili uzun bir sohbetimiz oldu.
Veli Karataş hocayla yaklaşık iki saat süren sohbetimizde “Milli Eğitim Müfredatı”na ilişkin sitayişte bulunarak,
“Müfredatın toplumdaki ahlaki gerilemenin önüne geçemediğini ve bu hususta acilen yeni düzenlemelere ihtiyaç olduğunu” savunan cümleler kurdum.
Veli hoca ise tam aksine, “Ahlaki yapılanmada Milli Eğitim Müfredatının çok ta belirleyici olmadığını, bu konuda asıl “Özne” Kurumun Kültür Bakanlığı olduğunu” söylemesi beni şaşırttı.
Daha sonra uzayıp giden sohbetimizde, Kültür Bakanlığının yıllardan bu yana “Sol” tandanslı düşünce yapısının tekelinde olduğunu ve hatta, geçmiş dönemlerde “Koalisyon” hükümetleri döneminde bile, kültür Bakanlığının önemini bilen Sol kesim, öncelikle Milli Eğitim Bakanlığını ısrarla ister, daha sonra muhafazakar koalisyon ortağını “İlla Milli Eğitim Bakanlığı bize verilsin” noktasına getirir ve sonrasında da “Peki o zaman, Kültür Bakanlığıda bizde kalsın” yöntemiyle kıvrak bir oyunla muhafazakarları “Tuşa” getirerek asıl istediğini alır” noktasına geldiğinde daha da şaşırdım.
Veli Karataş hoca ile yaptığımız sohbet eşliğinde, Kültür Bakanlığının, “Sinema, tiyatro, sanal dünya “ ile ilgili, halkın kültür ve değer yargılarını doğrudan etkileyen, hatta şekillendiren bir kurum olduğu öngörüsüyle “Aydınlanmış” olduk.
Bu bağlamda, önemine binaen bize de sormak kaldı,
“Gaziantep Kültür Müdürlüğü, sahip olduğu yasal yetkiler nezdinde, toplumun Milli değerlerini korumak adına ne gibi faaliyetler veya etkinlikler yapmaktadır?”
Şunu da söyleyeyim ki, buradan Kültür Müdürlüğünü itham etmek veya suçlamak için yazmıyorum. Şüphesiz Müdürlüğün kendi bünyesinde yaptığı bir çok icraat vardır. Lakin bir gazeteci gözüyle baktığımda, Müdürlüğün faaliyetlerinin basına çok yansımadığını fark ettim. Özellikle şehrimizde sanatsal açıdan ciddi bir “Kabızlık” yaşandığı vakidir. Gerek sinema ve gerekse Tiyatro gibi, toplumla doğrudan iletişim içerisine girerek, Milli bir algı oluşturabilecek konularda çok geri olduğumuzu düşünüyorum.
Mesela, Kültür Müdürlüğü, özellikle “Varoş” semtlerde, Belediyelere ait mevcut Sosyal Tesislerde, yerel yönetimlerin desteğinide alarak “Tiyatro ve sinema” kursları açamaz mı? Açtığı kurslarda yetişen gençlere Tiyatro grupları oluşturup, oyunlar sergiletebilirlermi?
Kendi Müdürlükleri bünyesinde toplumsal anlamda yapılabilecek onlarca etkinlik alternatifleri vardır eminim. Benimkisi sadece biraz fikir jimnastiği. Ne ki, Kültür Müdürlüğünün faaliyetlerinde “Toplumsal Ahlak” ve Milli değerlerimizi koruma ve yaygınlaştırma anlamındaetkinliklerin daha fazla yer bulmasını ve ağırlıklı olmasını diliyorum. Zira, gençliğimiz süratle Batı değerlerine yönelmekte ve Batının “Uyuşturucu, bana necilik, büyüklere saygısızlık” gibi “Liberal özgürlük” olarak lanse edilen umarsızlığına evrilmektedir. Bunun önüne geçebilmek büyük bir çabayı gerektirmektedir.
Şehrimizde maalesef yoğun bir şekilde vuku bulan madde bağımlılığı ve uyuşturucu kullanımı gibi illetlerin elbette güvenliğe dayalı, polisiye tedbirlerle ilgili boyutu vardır. Bununla birlikte, başta Kültür Müdürlüğü olmak üzere, ilgili diğer kurumların bu hususta alternatif projeler geliştirerek, bu illete müptela bağımlıları “Milli ve manevi” değerler üzerinden yeniden yapılandırmaya, onlara kişilik ve kimlik kazandırmak suretiyle, Belki de “İdealize” ederek yeni bir hayata yönlendirmeye şiddetle ihtiyaç bulunmaktadır.