İstanbul’un kalbi İstiklal cadde’sinde hain ve bir o kadar alçakça bombalama eylemi hepimizin, herkesin canını alabildiğine acıtmıştır şüphesiz.
İki minik yavrumuzu ve dört masum sivili hayattan koparan bu alçak eylemin çok yönlü amaçlar barındırdığını düşünüyorum.
Eylemin planlanma stratejisi, patlatılan “TNT”’nin çok kolay bulunan cinsten bir patlayıcı olmayışı, bunun üst akıl bir yabancı istihbarat işi olduğunu düşündürüyor.
PKK, etik olarak bu nevi eylemlere haiz, potansiyel olarak bebek, çocuk, sivil demeden katletmeye müsait bir katil şebekesi olsa da, böylesine çok maksatlı ve profesyonelce planlanmış bir eylem için yetenekli değil ve tek başına bu eylemi planlayabilecek zekası yoktur. Mutlak surette yabancı istihbarat örgütlerinden destek almıştır!
Olayın resmi makamlardan edinilen bilgiler ışığında nasıl olduğuna bakalım:
“Suriye/Afrin (Kobani) bölgesinden 4 ay önce Türkiye’ye kaçak yollardan giriş yapan kadın terörist, Esenler’de örgütün tahsis ettiği bir evde ikame edilir. Kendisiyle birlikte gelen Ahmet J. İsimli diğer teröristle evliymiş görüntüsü altında bir tekstil atölyesinde çalışmaya başlar. Olay günü bombayı kendisine veren şahısla birlikte doblo marka bir araçla olay yerine gelir. Kendisini getiren şahıs bomba olan çantayı kendisine vererek, olay sonrası bir buluşma yeri belirler ve süratle oraya gelmesini söyler.
Kadın terörist olay yerindeki bankta 40 dakika oturup bekler, bu arada telefonla konuşur ve patlamadan 2 dakika önce süratle koşarak olay yerinden uzaklaşır.
Bu sırada hem de telefonla kendisini alacak olan diğer teröristi arar, Diğer terörist, gelemeyeceğini ve başının çaresine bakması gerektiğini söyler. Paniğe kapılan kadın terörist bir taksiye binerek Esenler’deki ikame ettiği eve döner.
Emniyet güçleri ve Türk istihbaratı 1200 kamera kayıtlarından teröristin bağlantılarını ve kaldığı yeri tespit ederek kıskıvrak yakalar. Sorgusunda PKK/PYD/YPG Terör örgütleri tarafından istihbarat elemanı olarak yetiştirildiğini ve bu eylemi yapmak üzere Kobani’den görev aldığını ve Türkiye’ye Afrin’den kaçak yollarla bu eylemi gerçekleştirmek için geldiğini itiraf eder. Bununla birlikte yardım aldığı diğer örgüt elemanlarının isimlerini ve bizim şu anda bilmediğimiz birçok bilgiyi verir. an itibarıyla patlamayla ilişkisi olduğu düşünülen 50 kişi yakalandı ve sorguları sürüyor”
PROFESYONEL VE ÇOK MAKSATLI
Devletin resmi organlarının açıkladığı ya da şimdilik açıklayabildiği bilgiler elbette doğrudur ve bu konu da şüphe etmek ayrıca bir ihanet konusudur.
Analizime konu olan şey, kadın teröristin profili ve kanlı terör eyleminin planlanma stratejisindeki profesyonel amaçlamadır.
Nedir bu?; Birincisi, kadın teröristin uyruğu! Terörist Arap uyruklu ve Halep’li. Ayrıca hiçbir istihbarat biriminin elinde görsel ya da kimlik bilgilerine haiz veri yok! Bunun anlamı şu “Terörist daha önce hiçbir terör örgütünün eyleminde bulunmamış veya çok iyi gizlenmiş” Zira emniyet birimlerinin elindeki mevcut terörist listesinde ismi ve resmi yok!
Kadın terörist patlamayı gerçekleştirirken başı kapalı bir giyinme seçiyor. Bakımlı, makyajlı, tırnakları ojeli şekilde tam bir Ortadoğu’lu turist görünümünde.
Bunda ne var? Sorusunu kendime sorduğumda aklıma şunlar geliyor: “Bu terör eylemini planlayan üst akıl yabancı istihbarat örgütü, bombayı patlatan kadını özellikle seçmiş ve görsel olarak PKK’lıya benzememesi için ayrıca bir çaba göstermiş. Üst akıl her şeyi planlamıştı ancak Türk emniyeti ve istihbaratının bu kadar hızlı hareket edip kadın teröristi çok kısa bir sürede yakalayabileceğini öngöremedi.”
Onların planı yolunda gitseydi, Kadın terörist bombayı patlatacaktı. Onu bekleyen diğer terörist kadını olay yerinden aracıyla alacak ve olay yerinden uzaklaştıracaktı. Büyük ihtimalle kadın terörist infaz edilecek ve diğer bağlantıları olan teröristlerde Edirne üzerinden Yunanistan’a kaçmış olacaktı.
Olayın yapılış biçimi ve kullanılan “TNT” patlayıcısının an itibarıyla kolay bulunabilen bir malzeme olmadığı ve ancak ABD destekli PKK’nın envanterinde bulunabileceği bilinse de ve bu kanlı terör eyleminin adres olarak PKK’yı işaret ettiği bilinse de, PKK terör örgütü bu eylemi asla kabul etmeyecekti.
FETÖ, PKK ve yandaş hesapları sayesinde sosyal medya mecralarında PKK aklanacak, bunun bir DAEŞ eylemi olduğu iddia ve algısı yayılacak ve hedef saptırılacaktı.
Peki neden DAEŞ?: ABD’nin, Suriye’nin güneyinde bir” Köle kürt devletçiği” oluşturma planı artık gizli değil!
Eski ABD Başkanı Trump ne söylemişti? “DAEŞ’i Obama ve Hillary Clinton kurdurdu!”
ABD, Bir yandan DAEŞ’i kurup, besleyip, büyüterek bölge de korku salan canice katliamlar yaptırırken, diğer yandan PKK ismini değiştirerek PYD/YPG olarak sahaya sürdüğü terör örgütünü, DAEŞ’in karşısına çıkardı.
Bununla neyi amaçlıyordu?: Suriye’nin güneyinde kürt devletçiği kurmayı planlayan ABD, bu korkunç planla kendi kurduğu iki terör örgütünün birisini canavar olarak sahaya sürerken diğerini ise bu canavarla savaşan kahraman yurtsever olarak lanse edecekti ve nitekim aynısını da yaptı.
Canavarca cinayetler işleyen DAEŞ, korkunç katliamlarını videoya çekerek dünya kamuoyuna gösterdi. İnsanlar arasında ciddi travma ve korku yaratan bu görüntülerin hemen akabinde, Irak’ın neredeyse üçte birini işgal eden DAEŞ, Afrin’de PYD/YPG ile karşı karşıya getirildi. O korkunç görüntüleri izleyen dünya kamuoyunun gözünde PKK’nın Suriye uzantısı YPG bir kahraman gibi karşılandı.
ABD’nin planı tıkır tıkır işledi. Terör örgütüne on binlerce tır silah ve mühimmat gönderirken, ABD Senatosundan sürekli para yardımı gönderildi.
An itibarıyla, bölge de 70 ila 120 Bin arasında PKK/PYD/YPG teröristinin olduğu iddia edilmektedir.
Bu arada Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet ve istihbarat teşkilatı teröre karşı ciddi bir mücadele vererek ABD’nin bölgedeki oyununu bozdu. Uluslararası arenada ve her platformda ABD’ye bunun hesabını sormaya başladı. Terör örgütü öyle bir noktaya geldi ki, TSK Tarafından çepeçevre ve kıskıvrak kuşatıldı. PKK’nın hamiliğini yapan siyasi parti deşifre edildi ve şehirden dağa terörist kaçıran yapılar bir bir yakalandı.
Şu anda dağdaki mağaralarından burnunu bile çıkartmaya korkan teröristler için yeni bir alan yaratılması gerekmekteydi. Özellikle batı kamuoyunun artık yutmadığı DAEŞ dolmasını ısıtıp yeniden kamuoyunun önüne sürmek lazımdı. 3 Ay içerisinde zuhur edip, Koskoca Irak’ın üçte birini işgal edebilecek güce ulaşan DAEŞ, Her ne hikmetse, PYD/YPG Suriye içerisinde bazı bölgeleri işgal edip yerleştikten sonra bir anda sahadan çekilip sırra kadem bastı. Batı kamuoyu ABD’nin bu kirli tezgahını gördü ve inanmıyor.
O halde ne yapmak geriyordu?: Dünyanın her yerinden turistin geldiği ve İstanbul’un kalbi sayılan İstiklal Cadde’sinde kanlı bir eylem yapılarak, bunun bir DAEŞ organizasyonu olduğu lanse edilmeliydi. Bu şekilde ABD, Batılı ülkelere “Bakın size söylüyorduk inanmıyordunuz. DAEŞ hala dünya için büyük bir tehdittir” mesajı vererek, PKK/PYD/YPG’ye verdiği desteği haklı çıkartmaya çalışacak ve kurmayı planladığı köle kürt devletçiğine alan açacaktı.
Ancak; Türk emniyetinin olayı kısa sürede çözüp faili ve failleri yakalaması tüm tezgahı bozdu, oyunu yerle bir etti. Kanlı eylemi yapan kadın terörist herşeyi itiraf etmiş, PKK/PYD/YPG’yi deşifre etmişti. Aslında deşifre olan sadece bu terör yapıları değil, aynı zamanda PKK/PYD/YPG’yi her şart ve zeminde destekleyen ABD’yide açığa çıkardı. İçişleri Bakanı Soylu’nun “ABD’nin taziyesini kabul etmiyoruz, reddediyoruz” Sözleri , bu ve benzeri terör eylemlerinin arka planında kim ya da kimlerin olduğunu açıklamaya yetiyor…
Üst akıl bu eylemi neden DAEŞ’e yaptırtmadı?: Bu soru yerinde bir sorudur. Eylemi planlayan üst akıl, bu kadar algı ile uğraşacağına niçin direk olarak DAEŞ’e yaptırmadı? Nasılsa her iki terör örgütü de kendisi tarafından kurduruldu ve desteklenmedi mi?
Bunun cevabı gayet net ve basittir. Aslında denediler ve deniyorlar, hem de defalarca! İçişlerinden yakın zamanda yapılan istatistik açıklamasında yıl içerisinde “200” teröristin canlı bomba olarak veya patlatılmak üzere hazırlanmış patlayıcılarla ele geçirildiği haberi yer aldı. Türk istihbaratı ve emniyeti teröristlere göz açtırmıyor. Bu eylemden önce kaç kez denemişlerdirde, istihbarat ve emniyetin başarılı gayretleri neticesinde gerçekleştirememişlerdir. Ayrıca, siyasal ve yerel destekçileri vasıtasıyla PKK’nın yurt içinde yapılanması ve gizlenme kapasitesi DAEŞ’e göre fazla diye düşünüyorum. Bu sebeplerden ötürü bu terör eylemi PKK’ya havale edilmiş olabilir.
Tabi tüm bu yazdıklarım bir varsayım. Bölge üzerinde oynanan oyunlar muhaceresinde yaptığım okumadır. Yazdıklarımın dışında bir çok başka bileşenler de amaçlanmış olabilir. Dediğim gibi; Bu benim öngörüm ve İstiklal’de gerçekleştirilen alçak saldırıyla ilgili aklıma gelenlerdir.
PKK/PYD/YPG/DAEŞ ve muadili tüm terör örgütlerini tüm gücümle lanetliyorum!
İstiklal’de hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifa dilerim..