Kelimeler, kelimeler, kelimeler,…
İnsanları ve dahil ülkeleri vezir de eden rezil de eden kelimelerdir. Kelimeler bazen anahtar bazen bombadır.
İletişimin hayati olduğu beşerde gücünü bildiğimiz ama tam idrak edemediğimiz yegâne şey kelimelerdir.
Bilerek veya bilmeyerek kullandığımız bazı kelime ve cümlelerden bizlerden ve çocuklarımızdan vezir de çıkarıyor, rezilde ediyor
Hayatta başarısızlık yaşamış her insanın geçmişin de ümitsizlik vermiş ve bugün de hayallerine cesaret bulamamasının sebebi yaşadığı kırıcı kelime bombardımanıdır.
Maalesef bugün kullanımda olan benzer olumsuz kelimeler ve hakaretler hala var “durduk yere başımıza icat çıkarma”, “eski köye yeni adet getirme” kullanım da olan başka bildiğim cümle yok inşallah da yoktur.
Bugün olumsuz olan bu cümleler muhtemel çıktığı dönemde kaotik ortamında etkisi ile büyüklerimiz kendilerini ve çocuklarını bir şeylerden korumak için söylenmiştir ama dil canlı ve bugün bu sözler çok zararlı hatta zehirli oldu.
Yazılarımı okuyanlar bilirler ilgi ve yazım alanım sanayileşme yukarıda ki yazdıklarım geçen hafta Gaziantep Küsget sanayisinde gezerken ustalarla yaşadığım sohbetten çıkardığım ders.
Her biri tahsil almamış “mühendis” olan ustaların maddi ve teknik yoksunluktan çok geçmişte yaşadıkları ve maalesef hikâyeleştirdikleri sözlerin ağır faturasını kendileri ve dolayısıyla tüm toplum olaraktan çekiyoruz.
Gücüm olsaydı inanın ilkin hiçbir faydası olmayan ve kişiyi ve Türkiye toplumunu çürüten bu zehirli sözcükleri hafızalardan bir daha dönmemek üzere silerdim.
Moral Şart
Gençlerimize maddi ve teknik olarak elimizden geldiği kadarıyla verdiğimiz imkânlar kadar sözlerimizle de moral vermek zorundayız.
Bu bir lütuf değil bir haktır.
Bin bir emek, zaman ve masrafla yetiştirdiğimiz gençlerimiz bugün bu ülkede gelecek göremiyorsa başta yöneticiler olmak üzere herkesin kafasını iki elinin arasına alıp düşünmesi lazım ve neden böyle diye sormalı ve beğenmeyene sınır kapıları gösterilmemelidir.
Gençlerimizin manevi abisi olarak onların adına bu ülkede gelecek var diyecek faaliyetler bekliyoruz.
Son söz; Sevdiğinize gül verin, Gülünüz yoksa gülüverin, Mevlânâ Celaleddin Rûmî