Hilm; sözlüklerde sabır, sekinet ve vakar anlamlarına gelmektedir. Ayrıca hilm; öfkeye, ihtiraslara ve diğer bencil duygulara hakim olunması, ağır başlılık ve yumuşak huyluluk olarak bildirilmektedir.
Resulullah(s.a.v) efendimiz, hilmin Allah’ın sevdiği hususiyet olduğunu Eşec(r.anh) efendimize hitaben söylediği şu hadisi şerifte bildirmektedir; “Sende Allah’ın sevdiği iki hususiyet vardır: Hilm ve teenni (ölçülü olmak).” buyurmuştur. (Müslim)
Diğer bir hadisi şerifte ise “Allah yumuşaklıkla muamele edicidir; yumuşak huyluluğu sever:” (Müslim) buyurmaktadır.
Allah-u Teala kendisinin hilm sahibi olduğunu bize kulluk kitabımızda şu şekilde bildirmektedir;
“Eğer Allah, işledikleri günahlardan dolayı insanları derhal cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde helak edilmedik bir tek canlı bırakmazdı fakat O, zalimleri cezalandırmakta acele etmez, belirlenmiş bir vakte kadar onlara mühlet tanır. Belirlenen bu süre gelip çatınca da, hepsinin cezasını tam olarak verir! Çünkü Allah, kullarının her hal ve hareketini görmektedir”(Fatır Suresi 45.Ayet)
Rabbimiz uhud savaşında sahabelerin hata yapmaları sebebiyle onları kendisinin affettiğini önceki ayetlerinde bildirdikten sonra Resulullah(s.a.v) efendimizin de onları affedip duacı olmasını istediği ayeti kerimede hilm sahibi olunmasını gerektiğini şu şekilde bildirmektedir;
“O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever” Ali İmran Sûresi 159.Ayet)
Allah-u Teala Şura suresinde iman eden Allah’a güvenip dayanan müminlerin özelliklerini şu şekilde bildirmektedir; “Onlar, büyük günahlardan ve yüz kızartıcı suç işlemekten kaçınan ve öfkeye kapıldıkları zaman, haklı bile olsalar affetmesini bilenlerdir”(Şura Suresi 37.Ayet)
Resulullah(s.a.v) efendimiz yeni islama giren dini eğitimi zayıf ve yeterince öğrenme fırsatı bulamayan kişilere karşı halim ve müsamahakar davranmıştır.
Hadisi şeriflerinde “Bedevinin biri, Mescidi Nebevi’de küçük abdestini bozmuştu. Sahabiler hemen onu azarlamaya başladılar. Bunun üzerine Resulullah(s.a.v) efendimiz: “Adamı kendi haline bırakın. Abdest bozduğu yere de bir kova su dökün. Siz kolaylık göstermek için gönderildiniz, zorluk çıkarmak için değil” buyurdu. (Buhari)
Tabiinin büyüklerinden Hasan-ı Basri(r.a) hilmin kapsadığı faziletleri şu şekilde anlatmıştır; “Müslüman dininde güçlü, kararlı ve yumuşak olan kişidir; imanı sağlam, bilgili ve halim, zeki ve merhametlidir; hem haklı hem bağışlayıcı, hem zengin hem tutumludur; hasta olduğunda tahammüllü, güçlü ve iyilik severdir; arkadaşlığın ve dostluğun sıkıntılarına katlanır, zorluklara sabreder; öfkesine mağlup olmaz, gurur ve kibre kapılmaz, ihtiraslarına yenilmez; midesi yüzünden şerefsizlik yapmaz; hırsı yüzünden küçülmez; basit hedeflerle yetinmez; mazluma yardım eder, zayıfa acır; cimrilik yapmaz, israf etmez; kendisine kötülük edeni bağışlar, cahili hoş görür; nefsi sıkıntıda olsa da herkes kendisinden faydalanır.”
Rabbimiz bizleri Hasanı Basri(r.a)’in bildirdiği faziletli Müslümanlardan eylesin.
Selametle…