- Kadın erkeğe itaat etmek zorundadır. Ayetin ifadesi nettir. Bir ailede iki reis olmaz. Bunu da erkek olarak tayin eden erkek değil, bizzat yaratan Allah'tır (cc). Resulullah (sav) de şöyle buyurur: “İnsanın insana secde etmesini emredecek olsaydım, kadının kocasına secde etmesini
emrederdim.” (Tirmizî, Radâ` 10. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Nikâh 40; İbni Mâce, Nikâh 4.) Kadın hakları konusunda batı, en az bin üç yüz yıl İslam’ın gerisindedir. Dolayısıyla aile konusunda örnek alınamaz. Alınırsa ne olur. Batının aileyi bitirmesi gibi biz de biteriz.
- Kadının erkeğe itaat etmesi, Allah (cc) katında değer kazanmasının vesilelerindendir. İtaati Allah (cc) ve Resulü (sav) emrediyorsa, itaat kadın için alçalma değil aksine yücelmedir. Başka bir deyimle kadın, eşine itaat etmesi oranında, Allah (cc) katındaki değerini yüceltmiş olacaktır.
- Gıyabında eşinin haklarını, kendi ar ve namusunu koruması da kadının sorumluluklarından biridir. Yine naslardan anlaşılacağı üzere, kadının eşinin evini koruması, çocukları koruyup gözetmesi, onların eğitim ve terbiyesini sağlaması da görevleri arasındadır. Cennetin; annelerin ayaklarına serilmesi, öylesine karşılıksız ve boşuna değil. Nitekim Resulullah (sav) şöyle buyurur: “Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek, ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın, kocasının evi (ve çocuklarının) çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Hizmetkâr, efendisinin malının çobanıdır; o da sürüsünden sorumludur. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve güttüğünüz sürüden sorumlusunuz.” (Buhârî, Cum’a 11, nikâh 91; İstikrâz 20, İtk 17, 19, Vesâyâ 9, Nikâh 81, 90, Ahkâm 1; Müslim, İmâret 20. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, İmâret 1, 13; Tirmizî, Cihâd 27)
- İtaatsizlik yapıp eşine asi olan kadına, birtakım müeyyideler uygulanır. Resulullah (sav) şöyle buyurur: “sizin en hayırlınız, kadınlarına en iyi davrananızdır.” (Müslim Birr, 149)Erkek durup dururken kadına kaba saba davranamaz. Ancak itaatsizlikle eşine asi olan kadına, aşama aşama uygulanacak müeyyideler var. Öncelik nasihat ve öğütle doğruya yöneltmeye çalışmaktır. Bunu eşin kendisi yapabileceği gibi, nasihat etmeye ehil kimselere de yaptırabilir. Nasihat sonuç vermezse, yatakları sonra odayı ayırmak da bu yaptırımlardandır. Kendi aralarında sorunlarını çözemezlerse, aralarını düzeltecek iki hakeme gitmektir. Son çare olarak dövmenin de var olduğunu kadının bilmesi önemlidir. Evet, Resulullah (sav) dövmek bir yana eşlerine karşı asla kırıcı dahi davranmamıştır. Kadının insan dahi sayılmadığı bir ortamda, kadına en kibar ve merhametli davranışın derslerini tüm insanlığa öğretmiştir.
- Bu ayette Allah (cc) canınız sıkıldığında zevk için kadınları dövün demiyor. Burada yaptırım olarak dövmenin varlığından ziyade, kadının böyle bir müeyyidenin varlığını bilerek, eşine karşı asi davranmaktan caydırılması içindir. Yani Allah (cc) bu ayetin siyakıyla kadına şunu demektedir: “Ey mümine kadın! Kocana itaat yerine isyan edip şirretlik yaparsan ve aile düzenini tehlikeye atarsan, bilesin ki, kocanın seni dövme yetkisi vardır, bilesin. “ İlahi te’dip ve eğitim elbette bizim bildiğimiz ve bilemeyeceğimiz birçok hikmetler içerir.
Kaldı ki, kadın ve erkeğin karşılıklı hak ve sorumlulukları, sadece bu ayetten ibaret değildir. Bu hassas konuyu değerlendirirken, Allah (cc) ve Resulünün (sav) bu konudaki tüm emir ve tavsiyelerini göz önünde bulundurmak gerekir. Ashabı kiram (Rıdvanullahi aleyhim ecmeîn) ve onların takipçileri olan örnek Müslümanların davranışlarına da bakmak lazımdır. İslam tarihi boyunca yaşanmış olan destansı hayatlar, tüm saflığı ve berraklığıyla meydandır. Durum bu iken, bir ayetteki “dövün” sözcüğüyle algı oluşturup ıslama saldırmak, art niyetten başka bir şey değildir.
Ayrıca eşler aralarındaki sorunları kendi aralarında çözemedikleri takdirde, hakeme gitmeleri de bizzat Allah (cc) tarafından önerilmektedir. “Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da onları uzlaştırır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdardır.”[1]
- Bu müeyyideler ceza değil, bilakis kadının kendisine en büyük mükâfat ve merhamettir. Çünkü aile yıkılacak olursa, onun enkazı altında en çok ezilecek olan yine kadındır. Dolayısıyla bu tedbir kadınlarla beraber aileyi ve dolayısıyla ümmeti, hatta insanlığı korumak içindir.
- İtaatkâr ve haddini bilen kadına karşı erkek de haddini aşıp ceza veremez. Haddini aşan erkeklere karşı da ceza-i müeyyideler elbette vardır. İslam hukukunu incelediğimiz zaman, kadının hakları, erkeğin ise sorumlulukları çok daha yoğun bir şekilde işlenir. Subheneke... Bihamdike... Esteğfiruke...