Aksa Tûfanı başladığından beri gözler İran ve onun kurşun askerleri olan çetelerde.
Acaba tarih boyu hiç yapmadıkları bir şey yapıp gerçekten darda olan Hamas’ın yiğitlerine bir yardımları olur mu? Bu çeteler en güzel İslami içerikli isimleri kullanır. Düşmana karşı en ateşli ve parlak sloganları atar. Ama alttan alta her renkten düşmanla işbirliği içerisindedir. Arada bir danışıklı döğüş ve rol icabı bazı icraatlar yapsalar da pek inandırıcı değildir. İran’ın batıya karşı her horozlanmasını Trump’ın malum açıklaması kabilinden değerlendirmek mümkündür. "İranlılar, bizi arayıp 'itibarımızı korumak için üslerinizi vurmamız lazım' dediler." (https://www.rudaw.net/turkish/world/071120231)
Şah devrilip İran’da “İslam cumhuriyeti” (!) kurulduğunda, İslam ümmetinin nice fertleri büyük bir heyecana kapıldılar. Nice gençler, İran sevdasına yakınlarını ve çevrelerini kırıp geçiriyorlar... Şia’nın herhangi bir hatasını gündeme getireni tekfir etmekle kalmıyor, onu tam bir düşman kabul edip hedefe koyuyorlar... Amerikancı, Rabıtacı, kapıkulu mollası vs. yaftalarla karalıyorlardı...
Ancak şimdi anlıyoruz ki, “Ergenekon,” “Gladyo,” “kontr gerilla” vb. derin güçlerin küresel olanları, bizdeki yerel oyunların aynısını küresel bazda oynamışlar. Akla karayı, hakla batılı karıştırmış, dinliyle dinsizi, sofiyle berduşu aynı cephede buluşturmuşlar. Çıkar ve saltanatları uğruna gerektiğinde, analarını da babalarını da satmışlar. Şimdi anlıyoruz ki İran devrimi, ABD ye rağmen, Avrupa’ya rağmen, İsrail’e ve Rusya’ya rağmen olmadı. Her şey önceden planlanmış ve kontrollü olarak devam etmektedir.
Geçmişte Suriye yönetiminin %’8’lik Nusayri azınlığa verilmesi, tamamen batı kontrolünde olduğu gibi, İran devrimi de kontrollüydü... Baba Esed Hama, Humus ve çevresini haritadan silerken, İran Lübnan’da “Hizbullah’ın” temelini atıyordu ki bu da tamamen kontrollüydü... Yerel Ergenekon’un foyaları, 80-90 yıl sonra netleştiği gibi, Şia’nın foyaları da şimdi kısmen aralanıyor. Tabi kafasını kumdan çıkarmayanlar için değişen bir şey yok.
Şimdi düşünelim... Ehlisünnet adına kuş uçurtmayan dünya derin güçleri, neden Irak’ı altın tepside İran/Şia’ya sundular. Afganistan’da kırk yıl devam eden savaşa rağmen neden kendi devletini kurması engellenmektedir. Çükü orada kurulacak devlet Sünni. Afgan halkı, Rusya’dan önce İngilizlerin burnunu sürtmüştü, Sovyet imparatorluğu, Afgan direnişi sonucu çöktü. NATO adı altında ABD ve otuzdan fazla batı ülkesinin de burnunu sürttü. Allah’ın (cc) izniyle... Ancak yine de Sünni bir İslam devletinin kurulmaması için didinip duruyorlar. Neden?...
Neden, apaçık. 1,9 ya da 2 milyar olarak tahmin edilen ve dünya enerji kaynaklarının % 85’ni bağrında bulunduran İslam Ümmet’inin %’93 veya 90’ı Sünni... Sünni bir devlet, eninde sonunda İslam hilafeti demektir. Bu da İslam topraklarının işgal ve sömürüden, İslam ümmetini de tefrikadan, katliamdan, batının zebunu olmaktan kurtulması demektir. Hâlbuki dünya emperyalistleri, saltanatlarını İslam âleminin sömürülmesi üzerine kurmuş ve devam ettirmektedirler. Dolayısıyla ümmeti toparlaması muhtemel Sünni bir İslam devleti kurulmamalı... İslam ümmeti olabilecek her vesileyle birbirine düşürülerek gücü törpülenmeli... Bu da yetmez, Ehlisünnete kin ve nefret üzere kurulan Şia, desteklenip bu devasa ümmet gücünü tırtıklayarak kırmaya devam etmeli... Maalesef bu konuda tarih tekerrür ediyor. Şia tarih boyu her renkten kâfirle ümmete karşı işbirliği yaptığı gibi bu gün onca cephede yine işbirliğine devam ediyor… Aman ya Rabbi “bu gün düne ne kadar da benziyor”…
Şia’nın ilerlemesi, var olan 2 devletine (İran, Suriye) 1,5 devlet daha (Irak, Lübnan) eklenmesi, baştan beri kontrollüydü. Ancak “takiyyesi olamayanın, dini olmaz” ilkesini imanın şartı kılan Şia, dünya derin güçleriyle iş birliklerini ustaca hep kamufle etti ve etmektedir.
Suriye’de bir insanlık dramı yaşanıyor. Filistin’de Yahudi’nin, Miyammar’da Budist’in, Afganistan’da haçlının, Keşmir’de Hindu’nun, kısaca hiçbir yerde hiç bir kâfirin yapmadığını, Suriye’de; İran, Irak, Lübnan, Yemen, Pakistan, Afganistan ve Suriyeli Şiilerin yaptıkları ihanet ve katliamlar malum. Şimdilik kısmen sakinleşmiş olsa da gereğinde yine ibadet aşkıyla tüm vahşetleri yapmaya devam edeceklerdir. Hem de tüm dünyanın gözü önünde. Yıllardır Kerbela edebiyatıyla, “İslam kardeşliği” “ümmet birliği” sloganları eşliğinde ve sözde ABD karşıtlığı görüntüsüyle nice gençlerimizi aldatan Şia, Suriye’deki onca Kerbela facialarına neden yaşattı yaşatıyor? “Haşd’i Şa’bi” denilen global çetelerin yaptığı cinayetler unutulacak cinsten mi? En güzel sloganlar eşliğinde yaşatılan vahşetler… Ne yaman çelişki... Nasıl bir kalleşlik ve ikiyüzlülük... Ne derin bir kin, nefret, garez... Subhaneke... Bi-hamdike... Esteğfiruke...