Doğruluk, insanın söz, fiil ve niyetleriyle dürüst ve iyilikten yana olması anlamında kullanılan bir ahlakî kavramdır. Yüce Mevlamız, kulluğumuzun bilincinde olmamızı ve doğruluktan ayrılmamamızı istemektedir. Buna göre Rabbimizin emirlerine uyup sadıklarla, doğrularla beraber olmak dinimizin gereğidir.
Doğru konuşup, doğru yaşamak ve doğru yaşayanlarla beraber olmak Müslümanların özelliklerindendir.
Doğruluk hayatımızın bütün yönlerini kuşatmalı ve her anında bulunmalıdır.
Öyle ki;
Niyetlerimizde doğru olmalıyız. Her şeyin başı niyet olduğu için, niyetimizin doğru ve sadece Allah rızasına göre şekillenmesine dikkat etmeliyiz.
İbadetlerimizde, sadakalarımızda, insanlarla ilişkilerimizde niyetimizin sadece Allah rızasını taşıması gerekir.
Konuşmalarımıza dikkat etmeli, bütün sözlerimizin doğru olmasına özen göstermeliyiz. İnsanları memnun etmek, hak etmediğimiz bir kazancı elde etmek vb. nedenlerle hiçbir surette yalan konuşmamalıyız. Davranışlarımızda doğru olmalıyız. İyi olduğuna inandığımız şeyleri yapmak ve kötü olduğuna inandığımız şeylerden uzak durmak da davranışlarımızın doğruluğudur.
Şahitliğimizde doğru olmalıyız.
İnsan toplumsal bir varlık olması hasebiyle, bir diğeriyle müşterek yaşamaya, alışveriş yapmaya, komşuluk ilişkilerinde bulunmaya bir anlamda mecburdur.
Toplumsal ilişkilerdeki en önemli ilke ise adaletten ayrılmamaktır. Bu yüzden başkalarının hak ve hürriyetlerine saygılı olmada, ticarette, insanları idare etmede, sevgi ve dostlukta hep adil olmanın yollarını aramalıyız. Eğer toplumsal ilişkilerde bizim şahitliğimize ihtiyaç duyulmuş ise bundan kaçınmayıp hep doğruyu söylemeliyiz. Yalan ve yalancı şahitlik yaparak hem idareyi aldatmak, hem de hakkı gasp edilen mazlumun aleyhine işleyecek bir duruma sebebiyet vermek bir Müslüman’a asla yakışmaz. Öyleyse adaletin yalnızca mahkemelerden dağıtılmasını ve sadece buralardan beklenmesini yeterli göremeyiz. Adalet her yere hâkim olursa mahkemenin işleri kolaylaşır. Unutmayalım ki, mahkemede doğru şahitlik yaparak adaletin tesisine yardımcı olmak da en önemli insani ve İslami görevlimizden biridir. Verdiğimiz kararlara bağlı kalmada doğru olmalıyız. Allah’ın rızasını kazanmak için bir karar verdiğimizde onu uygulamak, bu kararımıza bağlı kalmak, ondan vazgeçmemek, farklı bir tavır sergilememek de doğruluktur. Mesela, namaz kılmayan bir kimsenin, namaza başlama kararı aldıktan sonra, namazları terk etmemesi ve bu kararında sebat etmesi bu anlamda bir kararlılık ve doğruluktur. Buna göre doğruluk, niyetlerimizi, konuşmalarımızı, davranışlarımızı ve verdiğimiz kararlara bağlılığımızı kapsamaktadır. Bu şekilde gerçekleşen bir doğruluk, erdem ve güzellik Allah’a kul olmanın da gereğidir. Ayrıca, dünya hayatında bize fayda sağlayacak en güzel şey doğruluktur. Çünkü doğruluk, bütün şartlarda güzel meyveler verir, bize ve insanlığa fayda sağlayacak sonuçlar doğurur.
Doğruluğumuzu sorgulamalı ve bu yönde kendimizi geliştirmeliyiz.
Hayatı boyunca doğruluktan ayrılmayan, düşmanlarının bile emin, güvenilir dediği yüce Peygamberimiz, bu ayet nedeniyle dosdoğru olamazsam düşüncesiyle ihtiyarladığını, saçlarının ağardığını belirtmiştir. Şu halde bizim ne kadar daha fazla dikkatli olmamız gerektiğini bir düşünelim. Düşünelim de kendimize çeki düzen verelim. Acaba biz bu emir karşısında gereken titizliği gösterebiliyor muyuz?
Çevremizdeki insanlara, komşularımıza, arkadaşlarımıza bizim hakkımızda bu insan nasıldır? Doğru, dürüst ve güvenilir birisi midir? diye sorsalar acaba, bizim hakkımızda ne derlerdi? Bu insan doğru dürüst biridir mi derler yoksa yalancı biridir mi derlerdi? Her işimizde doğru olmalıyız ki toplum da bizim hakkımızda güzellikle şahadette bulunsun. Biz doğru olmalıyız ama bununla beraber yakınlarımıza ve çevremizdeki insanlara örnek olarak onların da doğru birer insan olmasını sağlamalıyız.
Hepimiz hayatımızı doğruluktan ayrılmadan devam ettirelim, önce aile fertlerimiz olmak üzere diğer Müslüman kardeşlerimizin de doğru ve dürüst olmaları için dinî sorumluluklarımızı yerine getirmeye gayret gösterelim. Öyleyse doğruluk hayatımızda bir ilke olmalı, bütün davranışlarımıza şekil veren en belirgin özellik olmalıdır. Milli şairimiz M. Akif Ersoy şu beyitlerinde doğru sözlü olmamız gerektiğini ne güzel vurgulamıştır:
“Şudur benim hayatta en beğendiğim meslek;
Sözün odun gibi olsun/hakikat olsun tek...”
Doğru olanlar, Allah’ın koruması altındadırlar. Allah-u Teâla, son ilahi kitabını insanların huzurunu sağlamak ve doğru yolda gitmelerini temin için göndermiştir. Aksi durum, şeytana ve onun isteklerine uyma olarak kabul edilir.
Ne mutlu, doğruluktan ayrılmayanlara…
Allah doğrularla beraberdir.
Selam ve dua ile..