Mardin Artuklu Üniversitesinde icra edilen “Akademi-Medrese Buluşmaları” çalıştayı, birçok hayırlara vesile oldu. Yüzlerce ulema ve akademisyenin tanışıp kaynaşması, değişik konularda istişarelerde bulunması, işin doğası gereği gerçekleşmiş oldu. Çalıştayda bir moderatör ve ikisi medreseli, ikisi de akademisyen olmak üzere dört kişilik konuşmacının katıldığı beş ayrı oturum yapıldı. Kısmen tekrarlar olsa da, her bir konuşmacı medreseler ve akademya ile ilgili birçok konuda önemli açıklamalarda bulundular. Biz bu yazımızda sadece bazı notları sislerle paylaşalım.
Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özcoşar’ın açılış konuşmasından:
- Bu gibi çalışmalara, “Kadim Akademi” olarak çok daha önceden başlamıştık. (2010)
- Bu çalışmalar kimi çevreler tarafından farklı şekillerde eleştirilse da Medreseler ve Akademya için ufuk açıcı ve birçok hayır ve hikmetlere vesile oldu.
- Bu çalışmanın da Akademiye de medreseye de ivme katmasını umuyor ve diliyoruz.
- Değişik üniversitelerde değişik kurumların benzeri çalışmaları, medrese akademi buluşmalarına ciddi katkılar sundu. Dolayısıyla bu gibi çalışmaları geliştirerek devam ettirmeyi önemsemeliyiz.
- Akademi bizim değerlerimize yabancı terminoloji üzerine kuruludur. Buna “Dekan” ve “Rektör” ifadeleri çok açık birer örnektir. Aslında kilise hiyerarşisine ve batı kültürüne ait birçok terimlerin bizimle ve bizim değerlerimizle uzaktan yakından bir alakası yoktur.
- Medrese-Akademi buluşmaları, umarız ki kendi değerlerimize dönüşte kilometre taşları olurlar.
- Bu çalışmalara bizi sürükleyen asıl enerji, “anti emperyal” ruhtur ki, bunu da medrese ulamasından öğrendik. İslam Medeniyetin önemli bir temsiliyeti sayılan medreselerde ilim ve irfan, sadece Müslümanların değil tüm insanlığın maslahatına yönelik öğretilir. Zira İslam’ın hedefi, insanlığın dünya ahiret huzur ve saadet içinde olmasıdır.
- Osmanlın son döneminde gerilemeye girmiş bulunan medreseler, harf devrimi ve benzeri devrimlerle büyük bir darbe aldı ve neredeyse yok olma seviyesine geldi.
- Cumhuriyet döneminin başlangıcında ciddi yara alan ve adeta yer altına çekilen az sayıdaki medreseler, cefakar bazı ulemanın çok özel çabalarıyla yok olmaktan kurtuldu.
- Medreselerin İlahiyatlarla karşılaştırılması, çok indirgemeci bir yaklaşımdır. İlle de modern bir eğitim kurumla karşılaştırılacaksa, üniversiteyle karşılaştırılmalıdır.
- Medreselerin Kur'an kurslarına, Seydaların da devlet memurlarına dönüşmesi, üzerinde durulması gereken bir konudur. Bu durum medreselerin sivil ve bağımsız kalmasını olumsuz etkileyecektir.
- Sınıf usulü ders ile birebir ve diz dize eğitim arasında çok ciddi farklar vardır. her iki usulün de iyi tarafları alınarak bir orta yol bulunabilir.
Birinci oturum moderatörü Prof. Dr. Bilal Aydoğan’ın giriş konuşmasından:
- İlk müderris ve muallim, Resulullah (sav) efendimizdir. Medrese sadece Mescidi Nebevi ve Suffa değil, Mekke ve Medine, yani Haremeyn sathının tamamıdır. Hadis ve siyer kitaplarında bunun izlerini net olarak görürüz.
- İlim ve medrese, sonraki nesillere tevarüs yoluyla gelişerek devam etmiştir.
- Nizamiye medreselerinden önce, kısmen tesis olunmuş ilim merkezleri olsa da medreseler, genellikle cami ve mescitler idi. Hocaların her birine has ilim kürsüleri ve meclisleri vardı. İsteyen herkes, bu ilim halkalarına katılarak ilim tahsili yapardı.
- Birçok Şii fırkalar gibi Buveyhiler'in Bağdat’ı işgal etmeleriyle, Ehlisünnet ilim havzası çok ciddi yara aldı. Zira Şia, işgal ettiği her yerde ilmin izlerini yok etmek için her şeyi yapıyordu. Ulemayı infaz, sürgün veya tevkif etmekle kalmıyor, medreseleri yakıp yıkıyor, el emeği, göz nuru binlerce cilt kitapları da imha ediyorlardı.
- Selçukluların Bağdat’ı Buveyhiler’den kurtarmasından sonra, bilge vezir Nizamu’l-Mülk, Medreselerin ilk aşaması olan “Nizamiye Medreseleri”ni tesis etti. Böylece Ehlisünnet ilim havzaları çok büyük bir ivme kazanmış oldu.
- Muntasır Billah döneminde ise Medreselerin ikinci aşaması başladı. Bu dönemde medreseler daha renkli ve daha zenginlik kazandı.
- Osmanlı döneminde ise ilk yıllarda medreseler çok çeşitlenerek devam etti.
- İslam diyarının birçok yerinde ilim havzaları oluşarak çok yönlü ilmi çalışmalara imza atıldı.
- Süleymaniye’de “Sahnı Saman” medresesi bünyesinde dört medrese kuruldu.
- Ancak Osmanlının son döneminde batılılaşma eğiliminin başlamasıyla, İslami ilimler ve medrese çalışmalarında duraklama ve derken gerileme başladı.
- Batı medeniyeti “Aklı meaş” yani dünyalık geçim ve geçici hazlar üzerine kuruludur. İslam medeniyeti ise “Aklı Mead” yani ahiret bilinci ve ebedi saadeti merkeze alarak, dünya ve ahiretin ikisini mezcetme üzerine kuruludur. .. Bihamdike... Esteğfiruke... Muhammed Özkılınç