Yaptığımız her işi bilerek yapmak önemlidir. Hem o işi daha sağlam yapmış hem de amelimizi boşa çıkarmamış oluruz. Böylece ecir ve sevabımızı daha da artırmış oluruz. Büyük emeklerle yaptığımız amellerin boşa çıkmaması için, buna dikkat etmeliyiz. Her türlü mali ibadetler ve zekat da elbette buna dâhildir. Dolayısıyla zekât, fitre, infak vb. hayır ve hasenatımızda şu kısa pratik bilgiler önemlidir.

  • Zekâtın fıkhî boyutunu uygun bir ilmihal veya fıkkıh kitabından okuyup araştıralım ki ibadetimizi bilinçli yapasınız. Bu, her ibadette de şiarımız olsun. Bazan küçük bir yanlışlık veya eksiklik yaptığımız ameli boşa çıkarabilir.
  • Niyet ve ihlası göz ardı etmeyelim. Unutmayalım ki, amelin çokluk ve büyüklüğü değil halisane olması önemlidir.
  • Şükür makamında olalım; verirken ne verdiğimiz kişiye, ne de mülkün asıl sahibi olan Allah (cc) a minnet etmeye kalkmayalım. “Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı hâlde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez. Allah’ın rızasını kazanmak arzusuyla ve kalben mutmain olarak mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yüksekçe bir yerdeki güzel bir bahçenin durumu gibidir ki, bol yağmur alınca iki kat ürün verir. Bol yağmur almasa bile ona çiseleme yeter. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.” (Bakara 2/264-265)
  • Verenin minnet etmemesi gerektiği gibi alan da kibir ve gurura kapılıp almamazlık yapmamalıdır.
  • Bizim değil, fakirin bizde emanet olan kendi malını verdiğimizi bilelim.
  • Yaptığımız her hayırda akrabalara öncelik verelim.
  • Akrabalar içinde de müstahak olanlara öncelik verelim.
  • Verdiğimiz kişiyi tanıyıp bilerek verelim ki; verdiğimiz, günahta sarfedilmesin. Aksi halde o günahın ortağı olabiliriz.
  • Verdiğimiz malın türünde, fakirin maslahatını gözetelim. Fakir için genelde nakit daha uygundur. Dolayısıyla vereceğimiz, ticaretini yaptığımız bir eşya değil de nakitse, nakit paramızla, gıda paketi veya herhangi bir eşya almaktansa fakire nakit olarak verelim. Böylece fakirin ihtiyacı neyse, onda kullanma imkânına sahip olmuş olur.
  • Mümkünse fakire toplum içinde değil de tenha bir şekilde verelim ki, verdiğimiz kimse rencide olmasın.
  • Şayet eşya vereceksek, başkası tarafından bize verildiğinde rahatlıkla kabul edeceğimiz konumda olanlardan verelim. Eskimiş, solmuş, bozulmuş veya kullanım tarihi geçenlerden olmasın. “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve yerden sizin için çıkardıklarımızdan Allah yolunda harcayın. Kendinizin göz yummadan alıcısı olmayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki Allah, her bakımdan zengindir, övülmeye lâyıktır.” (Bakara 2/267)

 

  • Zekâtımızı vaktinde vermeye çalışalım. Tüccar vb. işadamlarının hazır nakitleri olmayabilir. Bu durumda en fazla iki ay içinde toparlanıp zekât borcumuzu ödeyelim. İki aydan fazla gecikme durumunda kazaya kalmış sayılacaktır.
  • Zekâtımızı bulunduğunuz yerde vermek asıl olup başka yere nakli mekruhtur. Ancak akraba veya daha zarurî ihtiyacı olanlardan dolayı nakli caizdir. Örneğin Suriye, Arakan, Filistin, Mısır gibi; açlık veya zaruri cihad ihtiyacı olana yerlere gönderebiliriz.
  • Zekât vs. hayırlarımızı mümkün mertebe kendiniz elden teslim ediniz zira bu daha efdaldır. Ama gereğinde vekâlet yoluyla da tabi ki ödenebilir.
  • Herhangi bir hayır kurumuna verecekseniz zekâtın fıkhi yönünü bilip uygulayacak, müstehakları gözetecek ve ilmi çalışmaları olan veya gerekli yerlere ulaştıranları tercih ediniz.
  • Şu an devlete verilen vergiler zekât olarak sayılamaz. Çünkü zekâtın bizzat zekâta müstahak kimselere temliki şarttır.
  • Zekât vermeyen kimse, fakirin malını çalmış veya gasp etmiş hükmündedir. Dolayısıyla asla zekât konusunu hafife almayalım.
  • Zekât vermeyen, Allah (cc) ve Resulüne (sav) savaş açmış konumda olup iflahı mümkün değildir. Allah (cc) cümlemize hakkını vereceğimiz bol ve helal rızık nasip eylesin. Zekâtımız ve tüm amellerimizi halisane kendisinin rızası için yapanlardan eylesin. Âmin… Selam… Dua…