Türkiye, 24 Haziran' dan sonra yeni bir sisteme geçti.

Kısaca Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak isimlendirilen bu sistemde bir çok yenilik var.

Cumhuriyet kurulduğundan bu yana genellikle batılı ülkelerden ithal edilen ve bu topraklar için güncelleme zahmetine bile girilmeyen sistem ve kanunlarla yönetilen ülkemiz ağır aksak yol aldı ve bir türlü dikiş tutmadı.

Peki bundan sonra herşey sütlüman oluverir mi?

Elbette hayır. Görüldüğü üzere iç ve dış mihraklar operasyonlarına ara vermiş değil.

Ayrıca bu yeni sistem de batıdan ithal edildi ne yazık ki. Lakin uyarlama, güncelleme ve milletimizin yönetme ve yönetilme karakterine daha uygun hale getirildi. Dış ülkelerin müdahalesi ve içerideki ali cengiz oyunları ile alt üst olma ihtimaline karşı gereken tedbirleri kendi içinde almış oldu.

Bu sistem sayesinde icraat ortaya koyacak olan bakanlar halkın oyuna talip olmadığı ve bazı çevrelere diyet borcunu ödemek zorunda kalmayacağı için daha cesur ve özgün çalışmalar ortaya koyabilecekler.

Teknotrat ve akademisyen kökenli olan veya sahadan gelen bakanlar yeni reformları yürürlüğe sokabilecek, radikal değişimler hızlıca gerçekleşebilecektir.

Bir çok komisyondaki başkan, müdür, yönetici ve bürokratlar siyaset dışı oyuna dahil edilecek ve yönettikleri kurumları tepeden tırnağa değiştirebilecek. Böylece elde ettikleri bu güçlü yetkinin her anlamda sorumluluğu da üstlenmiş olacak.

 

Yeni sistemin ilk meyveleri frak ve içki yerine dua ile açılan oturumlar, besmele çekilerek edilen yeminler, cumhurbaşkanımızın sıradışı yardımcısı, farklı ve renkli bir kabine, KHK' lardaki cesaret ve Adnan Oktar oldu.

Düşünün ki herkesin gözünün içine baka baka dine hakaret eden, zenginlik, şatafat ve istihbarat örgütleriyle güçlü ve kirli ilişkileri bilinen ancak dokunulması mümkün görünmeyen Adnan Oktar ve kediciklerini bir çırpıda kafese tıkabiliyorsunuz.

Dünyanın, "büyük bir din alimini tutukladılar" baskılarını tiye alabiliyorsunuz.

Dolar ve soğan operasyonlarıyla dalga geçebiliyorsunuz.

Devletin bütün hücrelerinde pozitif bir sinerji meydana getirebiliyorsunuz.

Hantal yapıları korkuya, çalışma alanı bulamayıp hakkı gasbedilenleri umuda garkedebiliyorsunuz.

Yaptığı usulsüz bir iş neticesinde "filancayı arar, çözerim" diyenler artık rahat olamayacak,

hakedip haketmemediğine bakmadan, "Ankara’ daki dayım sayesinde bu makamı kaparım" diyenler sükut-u hayale uğrayacak,

"en maliyetli fiyatı versem de ihale bende kalır" diyenler ellerinde boş zarflarla avuçlarını yalayacaklar.

Her şey daha iyi olacak inşallah.

 

Selam ve dua ile.